site içi arama

14 Nisan 2016 Perşembe

NEYE NİYET NEYE KISMET Sınırsız Denizaltı Savaşı 1917, Almanya

Almanların verimliliği meşhurdur. İş, organizasyona geldiğinde insan
kaynaklarının kullanımı konusundaki yaratıcılıklarında kusursuz ve
rakipsizdirler. Ama başlangıçta çok mantıklı gözüken kararları nedense sonuçta
felakete yol açar. 1917'de sınırsız denizaltı savaşına girme kararında da aynı şey
olmuştu.
Almanya için 1914'te iki cepheli bir savaş yaratan yanlış dış politikalar tam bir
beceriksizlik örneğidir. Almanlar ancak 1916'da, Birinci Dünya Savaşı'nın
üçüncü yılında yenileceklerini fark ettiler.
O yıllarda Hindenburg ve Ludendroff adlı generaller askeri bir diktatörlük
yaratmışlar, Kayzer sadece bir süs olarak savaşlarda yer almıştı. Almanya pratik
nedenlerden dolayı askeri bir ihtilal yaşamak zorunda kalmıştı.
Ne yazık ki, Almanların Fransızları yok etme planı 1916'da Verdun'da iki tarafın
da neredeyse tamamen yok olmasıyla sonuçlandı. Somme'daki İngiliz saldırıları
ise karşılıklı bir ölüm anlaşmasına dönüşmüş ve yılın başından beri Alman
ordusu bir milyondan fazla kayıp vermişti. Tek iyi haber doğudaki Çar
ordularının yenilmek üzere olduğuydu.
Bunun ötesinde, doğal kaynaklar da büyük bir sorun yaratıyordu. Bütün genç
erkekler ordudaydı ve tarımsal üretim doğal olarak düşmüştü. Petrol ürünleri ve
plastik gibi kritik savaş malzemeleri İngilizler yüzünden orduya ulaşamıyordu.
Tek belirsiz değişken Amerika'ydı. Endüstriyel kapasitesi savaş için belirleyici
bir etkendi. Fransa ve İngiltere, Amerika'nın da savaşa gireceğini hesaba
katmalıydı. Bu matematik denkleminin anahtarı Amerika'ydı. 1914'de Amerikan
ordusu çok küçüktü ve savaşa hazırlanmasının en az bir yıl alacağı
düşünülüyordu. Bu ordunun Avrupa'da bir güç olması ise bir yıl daha alırdı.
H&L takımı Amerikan güçlerinin iki yıldan önce etkili bir ordu haline
gelemeyeceğini hesaplamıştı. Eğer hesap tutsaydı, 1918 kışında ABD savaşa
girdiğinde savaş çoktan bitmiş olacaktı ve Amerikalılar evlerine dönmek zorunda
kalacaktı.
Hesap böyleydi. İngiltere'nin zor durumda kalması denizaltı saldırılarının
başlamasından sonra birkaç ay içinde gerçekleşecekti. 1918'e kadar da durum
böyle sürecekti. Kara saldırısı da İngilizleri yıkacaktı. Fransa, İngiliz desteğini
kaybedince teslim olacaktı. Amerikalılar gelmeden zafer kazanılmış olacaktı.
Sonra da Almanya tüm. ilgisini çarlık Rusyasına yöneltip birkaç hafta içinde
orayı da halledecekti.
Böylece 31 Ocak 1917'de plan uygulanmaya başladı. Almanya, İngiltere
çevresinde sınırsız denizaltı savaşını ilan etti. Birkaç hafta içinde Amerikan bandıralı birkaç gemi vuruldu. Bazıları aslen İngiliz gemisiydi ama Amerikan
şirketlerine satılmıştı.
6 Nisan 1917'de ABD, Almanya'ya savaş ilan etti. Aynı ay içinde İngiliz
tüccarlarının 900 bin tonluk malzeme ve gıda kaybetmesiyle plan işliyor gibi
göründü. Toplam kayıp hesap edilen miktara ulaştı. Almanya Batı cephesinde
İngilizlere karşı başarılı olmayı garantilediğini düşünüyordu. 1917 baharı ve
yazında İngiliz gemileri, yerlerine yenileri konamayacak kadar hızlı bir şekilde
batıyordu. İngiltere'nin toplam yiyecek rezervi tüm ulusa ancak otuz gün daha
yetecek kadar azalmıştı.
On altı ay sonra ise Almanya çok kötü bir noktaya gelmişti. Ülkedeki herkes
açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış ve salgın hastalık başlamıştı.
Ordu geri çekiliyordu. Peki ne oldu da böyle oldu?
Bu krize karşın Hindenburg ve Ludendroff bilimsel bir zafer planı yapıyordu.
Almanya 1918'e kadar savaşı kazandıracak bir strateji bulamazsa askerler
açlıktan ölecekti. 1916'da yapılan planlar başarısız olmuştu. Fransızlar
saldırılara canla başla karşı koyuyordu.
Jutland'de İngiliz donanmasını yenme çabası ise Alman donanması için bir
taktik zaferi olmuştu ancak stratejik olarak İngiliz barikatı aşılmamıştı. Rus
cephesinden umut vardı ama Alman askerleri Rusya'nın uçsuz bucaksız
topraklarında kaybolup gidebilirdi. Raporlara göre Rusya'da halkın rahatsızlığı
artıyordu ve bir patlama yaşanabilirdi. Ancak H&L takımı bu uyarıyı pek
dikkate almadı.
Hepsinden önemlisi Almanların ana yurdunu sıkıştıran İngiliz ablukasıydı.
Generaller buna bir çözüm düşündüklerinde ise karşı abluka en iyi çözüm gibi
göründü. 1915'te kısa bir süre için Almanya sınırsız denizaltı savaşına girişti.
Ancak Luisitania olayı ve Amerikan müdahalesi tehdidi buna son verdi.
Bir plan düşündüler ama her planın içinde imparatorluk donanması vardı. Ve
sonuçta şu önerildi:
X sayısında Alman denizaltı İngiliz kıyılarına ulaşırsa Y sayısı kadar İngiliz
ticaret gemisi batırılabilirdi. Buradaki hayati sayı bu gemilerin tonajıydı. Belli
bir miktarın üzerinde gıda ve savaş malzemesi batırılabilirse İngiliz savaş
endüstrisi çöker ve İngilizler kıtlığa girerdi. Bu bir grafik üzerinde de
gösterilebilirdi.
Bütün sorun Almanların, o kadar çok gemiyi, İngilizlerin yerine yenilerini
koymalarına fırsat vermeyecek kadar kısa sürede batırabilmesindeydi.
İngilizlerin belli bir rezervlerinin olabileceği ancak bunun da bir süre sonra
biteceği hesaplanıyordu. Açlıktan ölme tehlikesiyle karşılaşan İngilizler de barış
için yalvaracaktı. Bu fikrin ağırlığını artırmak için Almanlar 1917'deki yerel
operasyonlardan başka saldırıda bulunmayacak ve bu arada kendi rezervlerini
artırıp, orduyu açlık çekecek İngilizlere karşı saldırmak üzere güçlendireceklerdi.
İlk başta akıllıca gibi görünen stratejik plan başarılı olamamıştı. Hesaplamadaki
belirsiz değişken işleri bozmuştu. Müttefiklerin tarafında hiçbir teknolojik ya da
taktiksel değişiklik olmayacağı varsayılmıştı. Büyük kayıplar, sonunda konvoy
sisteminin ortaya çıkmasına neden oldu. Yük gemileri ağır savaş gemileriyle korunmaya başladı. Müttefiklerin kayıp oranı azalırken Almanlarınki arttı.
Başka bir etken de Amerikalıların endüstriyel tepkisiydi.
1942'yle karşılaştırıldığında başarısız bir düzen içinde olsalar da Amerikan
endüstrisi güçlüydü ve 1917'de savaşa girdiklerinde sahip olduğu gemiler
Almanlara ağır kayıplar verdirtti. 1918'de ise Amerikalılar gemilerin
batırılmasından daha hızlı bir şekilde yenilerini yapabiliyordu. Bu gelişmeler
konvoy sistemiyle birleşince Almanların durumu güçleşti.
Üçüncü ve hayati etken de Amerikalıların mobilize olmalarıydı. 1918 Martında
Almanya Batıdaki ilk saldırısını gerçekleştirdi ve büyük bir başarıyla
sonuçlandırdı. İngiliz ordusu 1916-17 yıllarındaki çatışmalardan sonra bu
saldırıyla dağılmıştı.
1918'de kısa bir süreliğine Batı cephesindeki savaş hızlandı. Alman askerleri
Paris'e yaklaştı. Fransız ordusunun da işi bitiyor gibiydi. Sonra Chateau-
Thierry'de Alman ordusu Amerikan birliklerine rastladı. Önce binlerce, sonra on
binlerce ve 1918'e gelindiğinde yüz binlerce Amerikan askeri vardı. Deneyimsiz
olsalar da hayli hevesliydiler ve bu savaşın başından beri pek görülmemiş bir
şeydi.
Bu sırada başka bir yerlerde Rusya çöküyordu.
Sınırsız deniz savaşının başlamasından sadece dört hafta sonra Çarlık karşıtı bir
grup Rusya'da ihtilal gerçekleştirmiş, Çar II. Nikola görevden alınmıştı.
Hindenburg ve Ludendorff'un bazı danışmanları yapılan planın gözden
geçirilmesi için yalvardı. Hala sınırsız savaşı bitirmek için zaman vardı ve
gerekirse Amerikalılarla anlaşma yapılıp, savaş dışı bırakılabilirlerdi.
Almanya tüm dikkatini Rusya'ya vermeliydi. Rusya devrim yüzünden bir kaos
içindeydi. O tarafa bastırmalıyız diye ısrar etti danışmanlar. Rusya işi
halledilirse elde edilecek geniş bozkır toprakları Müttefiklerin çıkaracakları
sorunlara karşı çok işe yarayabilirdi. Sonra da ordu Rusya'dan çekilir, doğudaki
bu zaferle moral bulmuş askerler Batı'da da zafer kazanabilirdi.
Bu plan işe yarayabilirdi. Ama Hindenburg ve Ludendorff Rusya'yı pek
önemsemiyor, Alman askerlerini Rusya'ya göndermek gibi bir plan
yapmıyorlardı. Öte yandan Lenin üzerine bir karar veriyorlardı ki, o tamamen
ayrı bir yazı konusu. En tuhaf olan da şu: Denizaltı savaş planı uygulandı ve
Rusya çöktü. Bu aslında Almanya için pek hayırlı olmadı, çünkü Brest-Litowsk
anlaşmasıyla kendisine verilen Ukrayna ve öteki bölgelere asker göndermek
zorunda kalınca stratejik bölgelerden askerlerini çekti.
1918 Eylülünde Argonne Ormanında bir milyonun üstünde Amerikan askeri bir
savaşa girdi ve tüm tahminlerin aksine galip çıktı. Alman ordusu artık geri
çekilmeye başlamıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder