site içi arama

11 Nisan 2016 Pazartesi

Ahiret.

Ölüm bireyin yaşamına son vermez. Ancak eski Türk yazıtlarında geçen ifadelerden biri olan ve "ölüyor", "yok oluyor" anlamına gelen yokbol, bizleri ahiretin sadece belli insanlar için var olduğunu düşünmeye itiyor. Bu kaybol-manın ne anlama geldiğini daha ayrıntılı irdelemek gerek. Pek dayanağımız yok, ancak bunun bir örtmece olabileceği görüşü ağır basmakta. Bir başka fiil olan yit- "yolunu kay-betmek, kaybolmak" da aynı şekilde beraberinde sorunlar getirmekte, fakat yaşamın devam ettiği şeklinde kolayca yo-rumlanabilir. Irk Bitig'in bir bölümünde benzer bir anlam taşıyan az- fiilini görmekteyiz. Bu bölümde her üçü de yo-lunu kaybeden, ancak —>Tengri sayesinde sağ salim birbi-rine kavuşan bir kuş, bir —>Geyik ve bir insan anlatılmakta-dır: Bunun ardında belki de bir diriliş temasım görmek mümkün, ki buna aynı eserde rastlamaktayız. Bu husus bir şaman için şüphe götürmez. Öte yandan Yenisey Yazıtları, ölünün geri dönüşünü bir realite olarak sunmaktadır (geçici bir geri dönüş? Hangi biçimde geri dönüş?). Yazıtların bi-rinde şöyle denir: "Ey karıcığım, anneciğim, çağırmak sure-tiyle sizlerle tekrar buluştum; ey halkım, sizlerin yanma aşağıya indim." Uyug Arkhan Yazıtında "aşağıya inmek"ten söz edildiğine göre, ölünün yukarıda (üze), gökyüzünde bulunduğu varsayılır. Gerçekte ölülerin asıl ikametgahı ola-rak ilk başta gökyüzü gelmektedir. Oraya ulaşmak için ruh vücuttan "kaçar" (kac-) veya "firar eder" ya da sadece "çıkıp gider" (bar-). Sık sık tekrarlanan "uçup gitmek", "yüksel-mek suretiyle çıkıp gitmek" (uca bar-) ve daha sonra "akba-ba olmak" şeklindeki ifadeler, ruhun sadece kuşu andırır bir yapıya sahip olduğunu kanıtlamakla kalmaz, ayrıca ölü-mün ardından göğe yükseldiğini de ortaya koyar. Hüküm-dara hitap eden bir metin şöyle der: "Gökyüzünde tıpkı canlılar arasında gibi olacaksınız". Irk Bitig ise şöyle der: "O, gökyüzünde kudretlidir." Daha ilk ifadenin ardından tah-min edileceği üzere, ölü gömme ritüelleri gökyüzündeki ya-şamın yeryüzündeki yaşama benzediğine işaret etmektedir.
Bu nedenle, edinilmiş ve orada da işe yarayacak olan mal mülkün muhafaza edilmesi özellikle tavsiye olunur (ne var ki ölüler çoğu kez, mal mülklerini kaybettikleri yolunda şi-kayette bulunurlar). Bu amaçla mal mülk de ölüyle birlikte gömülür ya da yakılır, çünkü duman gökyüzüne yükselir. Ölmüş kişinin karısı ise ya öldürülür ya da varise bırakılır. Vâris, kadın öldüğünde onu tekrar yasal sahibine geri ver-mek zorundadır. Dul kadınların, ölmüş kişinin oğluyla, ki-mi durumlarda kardeşi veya babasıyla evlendirilmeleri şek-lindeki ilginç gelenek bu zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Mas'udi'nin verdiği bozkır halkları örneğinde olduğu gibi, eğer kişi evli değildiyse, bu durumda sonradan bir düğün yapmak tavsiye edilmekteydi, çünkü daha önce sahip olun-mayan hiçbir şeye ahirette sahip olmak mümkün değildi. Grousset veya Thomsen tarafından yayımlanmış, ahirette iyilerin ve kötülerin birbirinden ayrıldığına ilişkin tasarım-lar ise kanıt bulunmayışından ötürü geçerliğini yitirmiştir. Ancak sonradan karşılaştığımız —»Cehennem ise, belkide hiçbir zaman ölülerin bir ikamet yeri olmamıştır. Her ne kadar dünyevi hizmetler karşılığında ahirette bir ödül yoksa da, cezalar henüz bu dünyada ölüm şeklinde verildiğinden, kişinin ölüm şekli ve ritüellerin yerine getirilip getirilme-mesi ölünün kaderini belirleyebilmektedir: —»Kan ve —»Ke-mikle ilgili her şey bu açıdan büyük önem taşımaktadır. Her ne kadar ölülerin asıl ikamet yeri gökyüzü ise de, mutlaka tarihsel açıdan daha eski başka ikamet yerleri de vardır; ör-neğin o soyun kökeni olan ülke ya da dikili taş (—*balbal), belki de —»Bayrak, mezar ya da mesken yeri, geniş bölgeler. Ölüler buralarda kötü bir ruh biçiminde dolaşıp dururlar. Kırgız yazıtları, ölümden sonraki oldukça gizemli iki ikamet yerinden söz eder: 'bir dağm eteğindeki kara tepeler" (Ke-mecik cırgok), burası belki de mezardır, bir de "altın boz-kır" (Altın Köl). Ölünün belli bir insan grubuna mensup olmasının ya da belli birtakım şartların onu bu alt düzey-deki ikamet yerlerinden birine yönlendirdiğini ve gökyüziınden dışlandığını ya da bütün bireylerin aynı anda bütün bu yerlerde ve nesnelerin içinde ikamet ettiklerini söylemek mümkün değildir. —»Ruhların çok sayıda oluşu, bu son açıklamanın gerçekten mümkün olabileceğine işaret et-mektedir, çoğu kez şüphe götürmemektedir..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder