site içi arama

14 Nisan 2016 Perşembe

AGLAYAN KRALDAN NASIL KAÇTIK?

Türkiye'yi ilk ziyaretinden altı ay sonra, Amanullah Han krallıktan düsmüs, esi Süreyya'yı da
yanına alarak tekrar yurdumuza gelmisti. Fakat degerbilir Atatürk, Kral'ı yine aynı yerde,
Gazi stasyonunda karsılamıstı, otomobiline bindirerek Ankara Palas Oteli'ne konuk etmisti.
Amanullah Han' a kralken ne yapılmıssa, o zaman da aynı sey yapılmıstı. Türkiye'ye gelisinin
ikinci gecesi Amanullah Han onuruna Kösk'te yirmi dört kisilik bir yemek verildi. Eski
Çankaya Köskü'nde sofradaki görüsmeler uzadıkça uzadı. Hosbesten sonra nihayet Atatürk
Kral'a sordu:
-"Nasıl oldu sizin bu isiniz? Sizi düsürdüler ve memleketinizi terk etmek zorunda kaldınız?"
Amanullah Han'ın üzüntü içinde anlatıgına göre, kendisi Türkiye' deyken Peçe Saki adındaki
amcazadesi, bir takım dedikodular çıkarmıs... Afgan Kralı, ülkesine döndügü zaman bir de
bakıyor ki, amcazadesi iktidarı ele geçirmis. Onun çevresi Kral'ı tehditle Afganistan' dan
çıkarmaya zorluyor. Zaten çok nazik olan Kral, savasmadan kaçınarak bir uçakla yurdundan
ayrılıp talya'ya gidiyor.
Afgan Kralı, hem aglıyor hem de Atatürk' e bakarak üzüntüsünü açıga vuruyordu. Vaziyet
çok nazikti. Bu yaslı havayı dagıtmak gerekti. Çok zeki ve kurnaz olan Atatürk, bu aglamaklı
durumu önlemek için olmalı, hemen bir gezi ortaya attı. Kral'ın bu kadar gözü yaslı oldugunu
bilseydi hiç sorar mıydı?
-"Yarın biz yurtta bir inceleme gezisine çıkıyoruz" dedi.
Amanullah Han, geziye katılmak ricasında bulundu. Fakat Atatürk:
-"Memnuniyetle. Fakat bizim ç Anadolu' da yollarımız çok bozuktur. Zatıaliniz rahatsız
olursunuz. Siz Ankara ya da stanbul'da istirahat ediniz, daha iyi olur" dedi.
Fakat Kral Atatürk'ün bu jestini anlamazlıktan geliyor, geziye çıkma istegini tazeleyip
duruyor, gitmekte ısrar ediyor, her seye katlanmaya razı oldugunu söylüyordu. Atatürk'ü razı
edemeyecegini anladıktan sonra:
-"Her türlü sıkıntıya dayanırım" deyince Atatürk:
-"Bizim memlekette her yere tren yoktur. Birçok yerlerimize otomobil bile islemez. Daglara
ya esek, ya da katırlarla seyahat etmek mecburiyeti vardır. Hayvan üstünde hasta olursunuz"
dedi.
Artık Kral'da ısrar edecek hal kalmamıslı. Sofra geç vakte dek sürdü. Saat üçe dogru Kral ve
konuklar ayrılmak üzere kalktılar. Kral, Atatürk'le öpüserek vedalastı.
Ertesi gün gerçekten böyle bir gezi oldu. Bizim o güne dek haberimiz yoktu. Her zaman gezi
olacagı belli olmazdı. Ama böyle gece yansında verilen gezi karanın hiç hatırlamam.
Ertesi sabah herkes esyasını alıp istasyona gitmisti. Kösk'te bir ben, bir Afet Hanım'la bir de
asçı Mehmet Usta' dan baskası kalmamıslı. Atatürk'e yemegini verirken söyle bir soruyla
karsılastım:
-"Çelebi Efendi. Dün aksam sofrada Kral'a karsı aykırı bir hal oldu mu? Yanlıs bir sey
yapmadık ya?" dedi. Bu soruyu bana niye sordugunu bir türlü anlayamadım. Karsılık olarak:
-"Çok güzeldi Pasam. Kırıcı hiçbir sey olmadı" dedim.
Sonra nereden aklıma geldi bilmem, durduk yere bir soru da ben O'na sordum:
-"Pasam, Kral'ın aglaması benim çok gücüme gitti ve çok üzüldüm. Büyük adamların düsmesi
çok zor oluyor, degil mi?"
Kısa bir duraklamadan sonra Atatürk:
-"Krallar... Ancak krallar öyle olur" diye cevap verdi. Bu cümlenin anlamını çok sonra,
düsüne düsüne anladım. Bugün daha iyi anlıyorum ya. Fakat o zaman bu gereksiz soruyu
neden sorduguma sonradan pisman oldum ve üzüldüm. Benim neme gerekti?
Bu konusmadan sonra Kösk'ten en son biz çıktık. Trene binip Konya'nın yolunu tuttuk. Afgan
Kralı Amanullah Han da aynı gün stanbul' a hareket etti. Orada birkaç gün kaldı.

Kaynak: Atatürk’ün Usagı'nın Gizli Defteri, Cemal Granda, Kentkitap 2008, 2. Baskı, ISBN:
978-9944-915-03-8. Sayfa: 306-308

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder