site içi arama

10 Nisan 2016 Pazar

ATATÜRK VE ADALET

Halk egemenligine dayalı demokratik hukuk devletini, kisi egemenligine ve keyfiyete
dayanan devlet yönetimlerinden ayıran ve ona üstün kılan en önemli özelligi, yasalar
karsısında herkesi esit kabul etmesi ve kimseye ayrıcalık tanımamasıdır. Demokratik hukuk
devleti sadece insanlara yasalar önünde esitlik tanımaz aynı zamanda insan yeteneklerinin
gelisiminin önündeki engelleri de kaldırarak toplumsal gelisimin önünü açar. Dünyanın en
gelismis ülkelerinin demokratik geri kalmıslarının ise antidemokratik yönetimlere sahip
olması bu gerçegin göstergesidir.

Türk halkının düsünce, yasam ve ekonomik olarak hiç de hak etmedigi hâlde çagdas dünyanın
gerisinde kalmasının en temel nedeni geçmiste keyfî yönetimle idare edilmis olmasıdır. O
nedenle Atatürk, insanın esitligini, saygınlıgını ve gelismesini esas alan bir adalet sisteminin
temellerini atmıstır. Herkesin hukuka saygı göstermesi gerektigini, kendisi dâhil hiç kimsenin
yasaların üzerinde islem görme ayrıcalıgına sahip olmadıgını defalarca dile getirmis ve
yasamı boyunca bu hususun takipçisi olmustur.

Asagıdaki anekdot, onun bu anlayısını dogrulayan güzel bir örnektir:
Atatürk bir Balıkesir seyahatinde, kendisine Millî Mücadele’de yakın hizmetler etmis bir
sahsın basvurusuyla karsılastı. Adam bir olayda haksız olarak mahkûm oldugunu söyleyerek
sikâyetçi oldu.
Atatürk:
“Haklısın, meseleyi ben de biliyorum.” dedikten sonra refakatinde bulunan genç bir adliye
müfettisini çagırdı. Konuyu anlattı ve kararın düzeltilmesini istedi. Müfettis hikâyeyi
dinledikten sonra:
“Efendimiz” dedi. “Karar bütün adlî makamlardan geçtikten sonra verilmis. Hükmün
infazından baska yapılacak yasal yol yoktur.” demis.
Atatürk:
“Ama ben inanıyorum ki bu uygulama haksızdır. Çünkü ben isin gerçegini biliyorum.” der.
Genç adliye müfettisi ısrar eder: “Efendimizin bu beyanı kanun karsısında bir degisiklik
yapamaz. Adalet bakanının da bir sey yapmasına imkân yoktur.” der.
Ortada soguk bir hava eser.
Atatürk gayet sakin sorar: “Peki bir adlî hata olursa?”
Müfettis:“Yeni bir delil ile mahkemenin tekrarı istenebilir.” der.
Atatürk magdur zata döner:
“Beni sahit göster. Onda yeni deliller var diye iddia et. Ben mahkemeye gelir sahitlik ederim.”
der.

Kaynak: Hüseyin Yıldırım, Atatürk’ü Anlamak, Ankara, 1998, Sayfa: 54


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder