site içi arama

11 Nisan 2016 Pazartesi

Atalar Kültü.

Eski Türklerde gerek ölüler kültü, gerekse atalar kültü mevcuttu. Kimi durumlarda, atalar kültü bir hayvan kültüyle de karışabilirdi; eğer yüceltilen ata bir —»Hayvan idiyse, bu totemizm anlamına gelmektedir. Biz burada yal-nız insan ataları inceleyeceğiz. Atalardan söz ediliyorsa eğer, açıkçası bunları ikiye ayırmak gerekmektedir: biri kavmin, imparatorluğun kurucuları olan atalar ya da büyük hüküm-darların soy kütüğü; diğeri ise boyun kurucusu, neslinden geldikleri atalarımn soy kütüğü. Elbetteki, ilk grup diğer gruptan çok daha iyi tanınmaktadır.

En eski Çin kaynakları, bize Doğu Türklerinin kendilerine kurban sunmak üzere her yıl atalarımn mağara mezarlarım ziyaret etmek gibi bir geleneğe sahip olduklarını aktarırlar. Şüphesiz bu hac ziyaretinin iki ayn anlamı vardı ve farklı tanrısal güçlere ithaf edilmekteydi: mağara, ataları olan hay-van ve ayrıca mağarada dişi bir kurtla birlikte yaşayan genç adam. Bu ise, her şeyden önce oldukça yaygın olan bir ata-lar kültünün ifadesidir. Bu ziyareti bizzat hanın kendisi yapmakta ve kendisine en üst düzey yetkililer de eşlik et-mekteydi. Ayrca Baü Türklerinde de bu gelenek kaybolmuş değildi. Eğer bizzat hükümdarın kendisi bu ziyareti yapa-mayacak ise, her yıl üst düzey bir yetkili görevlendirilirdi. Diğer göçer grupları da, örneğin T'o-palar aym prensibe uyarlardı. Eğer bir karar vermek durumunda kalacak isek, bu durumda bu ulusal geleneğin kökenini Hsiung-nuların imparatorluğunda aramak gerekecektir. Gerek Hsiung-nu-larda, gerekse ardıllarında atalar kültü kesin olarak, o soyun beşiği olduğu var sayılan bir bölgeye ait bir kültle ilintilidir. Bu kültürde mutlaka bir kurban adanır, bu kimi zaman bir insan da olabilir. Bu olaya ritüel açıdan baktığımızda ise, bunun gök tanrıya adanan kurban ile eşdeğer bir anlamı olsa gerek. Bu geleneğe Bulgarlarda rastlanır oluşu, bize bunun yalnız belli bir yöreye özgü olmayıp, aksine bunun bozkırların bir ucundan diğer ucuna kadar yaygın olduğu-nu göstermektedir. Bazı belgeler, bize bu kurban törenleri-nin önemli astrolojik olaylarla aynı zamanda gerçekleşe-bildiğini göstermektedir (yaz gündönümü, sonbaharın baş-langıcı, gündüz-gece eşitliği vs.). Aslında atalara adanan bu kurbanların her zaman bu tarihlerle çakışıp çakışmadığım öğrenmek, bizim için ilginç olurdu.

Eğer hükümdarın mezarı gizli tutulmadıysa (ki bundaki amaç, mezar yerinin kutsiyetinin ihlâl edilmesini önlemek-ti), ataya ait bu mezar ziyaret edilirdi. Bu, îskitli göçerlerden miras kalmış eski bir gelenektir. Herodot bizlere, atalarının mezarlarını bulmadığı sürece İskitlerin Darius'la çarpışmak istemediklerini aktarmaktadır. Atalarının mezarları bulu-nursa ancak, onları savunmak istiyordular. Bazen oldukça uzun bir süreden beri toprağa gömülü bulunan düşman hükümdarlarının tekrar kazılıp çıkarılması ve kemiklerinin yakılması, ki bu Türklerin ve Moğolların tüm tarihi boyunca söz konusudur, bize onların iskeletin içinde bir gücün ya-şamaya devam ettiğine inandıklarım kanıtlamaktadır. Bu durum aym zamanda, bir atalar kültünün varlığının da ka-nıtıdır. 10. yüzyılda İstahrî, krallarının mezarı önünden ge-çen Hazarların, attan inip yere kapandıktan sonra ancak yollarına devam edebildiklerini aktarmaktadır. Aym şekilde Türklerde de, mezarlar yine bir kült halini almış tapınma objeleri olsa gerek.

"Bengü Taşlar" diye adlandırılan mezar taşları ölünün gü-cüne sahip miydiler, yoksa değil mi? En azından bu ad, atalarının hatırasını ebedîleştirmek istediklerine işaret etmektedir. Ayrıca atalarının yüz hatlarını boyamak ya da yontmak suretiyle de, onların hatırasını ebedîleştirmişlerdir. Bunlardan bazıları ortaya çıkarılmıştır. Aralarında birkaç tane de kadın resmi bulunmaktadır, ki bu bize kadınlara ilişkin bir atalar kültünün varlığını kanıtlamaktadır. Ancak bu duruma, kültür tarihinde çok ender rastlanmaktadır. Mezar taşları ve heykellerden başka, bir de resimlerle süslü bir tapmak mevcuttur. Büyük ihtimalle bu tapınağa Türk-lerde rastlanmaktadır (Thomsen'e göre, hakkında böylesine çok ipucu bulduğumuz bu yapılar, şüphesiz bir tapmak ya da içinde ataların sergilendiği büyük salonlar olsa gerek). Yâqût, Karluklardan bahsederken bunlara değinmektedir. Daha basit bazı yapılar, ruhların karşılanmasında kullanıl-mış olabilir ya da daha alt düzey ölülere ait olabilir. Çünkü sıradan bir insan için, böyle önemli bir yapının inşâsı söz konusu olamazdı.

Ailenin atalarına ilişkin bir kültün varlığı konusunda ise, daha az kesin kanıt mevcuttur. Şüphesiz bu kült, hareketli heykelciklerde ya da Çin örneğine uygun olarak, üzerinde yazı veya resimler bulunan levhalarda ortaya çıkmaktadır. Ne var ki, soyundan geldikleri insanlann resimlerini —»On-gunların içerip içermediğini anlamak o dönem için müm-kün değildir; daha çok ataları olan hayvanları temsil ediyor gibi görünmektedirler. Ebül-Gazi Bahadır Han'ın, putpe-restliğin ortaya çıkışma ilişkin açıklaması daha yakın dö-neme ait olmasına rağmen, göreceli olarak arkaik bir duru-mu yansıtabilir ve de ongunları açıklayabilir. 13. yüzyıla ait bazı Moğol unsurlarıyla olan benzerliklerden yola çıkarak, daha önceki duruma ilişkin bir yargıya varmak doğru ol-maz. Ebül-Gazi Bahadır Han bu konuda şöyle der: "Sevdik-leri bir kimse öldüğünde, bir gelenek halini aldığı üzere o çağdaki insanlar bir tür bebek yapar ve onu evde muhafaza ederlerdi. 'Bu bizim bilmem kimin figürü' diyerek, onu ok-şamaktan hoşlanırlardı. Yiyecekleri yemeğin ilk lokmasını bu bebeğin önüne koyarlardı; bebeğin yüzünü ve gözlerini titiz bir biçimde sildikten sonra, önünde secdeye kapanır-lardı." Bütün bunlar, her ne kadar çok güvenilir kaynaklar tarafından değilse de, başka kaynaklarca da teyit edilmek-tedir.
Eski Türklerde, ataları olan kurdun başıyla ya da hayvanla-rın kuyruklarıyla süslenmiş olan sancak ve flamaların var-lığı, aynı şekilde 13. yüzyıla ait Moğol gelenekleriyle bir karşılaşürma (ki onlara göre -»Bayrak şans getirirmiş, diğer bir ifadeyle Cengiz Han'm ruhlarından birini temsil eder-miş), daha 7. ve 8. yüzyıllarda bayrağın atalara ait bazı şey-leri içerdiği ve bir sanat objesi kabul edildiği yolunda bir izlenim edinmemizi sağlamaktadır. —»Kutsal Yerler; Cenaze Defni; Mângü taş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder