ısparta ve Eğridir
havâlisinde kurulan Türk beyliği. Türkiye Selçuklu Devleti, 13. asır sonlarında
iyice zaafa uğrayıp, İlhanlıların nüfûzu altına girdikten sonra batı
hududundaki Türk aşîretleri de kendi başlarının çâresine bakarak toplanmaya ve
bir idâre kurmaya başlamışlardı.
Aynı târihlerde Isparta,
Eğridir ve havâlisinde bulunan Hamid aşîreti de başlarında bulunan İlyas bin
Hamid Beyin oğlu Feleküddîn Dündar Beyin reisliği altında merkezleri Uluborlu
ve sonra eski adı Prostana olan Eğridir olmak üzere Hamidoğulları Beyliğini
kurdu. Beyliğin kuruluşu on üçüncü asrın son çeyreği içindedir. Hamid Bey ile
oğlu İlyas Bey Selçukîlerin uç beylerinden ve Selçuk emirlerinden idiler.
Feleküddîn Dündar Bey, kurduğu beyliğe büyük babası Hamid Beyin ismini verdi.
Faal bir emir olan
Dündar Bey, beyliğinin hududunu güneye doğru genişleterek Gölhisar, Korkuteli
ve Antalya’yı ele geçirdikten sonra, ülkesini Germiyan ve Denizli hudutlarına
kadar büyüttü. Eğridir’i pekçok eserlerle îmâr eden Feleküddîn Dündar Bey,
buraya kendi künyesine nisbetle Felekâbâd adını verdi. 1301 yılında Antalya’yı
fethettikten sonra buranın idâresini kardeşi Yûnus Beye havâle etti (Bkz.
Tekeoğulları Beyliği). 1314’te Anadolu’ya gelen İlhanlı Beylerbeyi Emir Çoban’a
itâat edenler arasında Dündar Bey de bulunuyordu. Hattâ Dündar Bey, İlhanlılara
sadâkatini göstermek üzere aynı senede “Sultan-ı âzam Gıyâsüddünyâ ve’d-Dîn
Hudâbende Mehmed” klişeli, İlhan Olcayto adına gümüş sikke kestirdi.
1316’da İlhan
Olcayto’nun vefâtı ve küçük yaştaki oğlu Ebû Saîd’in cülûsundan sonra ortaya
çıkan karışıklıklar esnâsında bu durumu fırsat bilen Dündâr Bey, istiklâlini
îlân ederek Sultan ünvânını aldı ve hudud komşuları beyler (Aydın, Saruhan,
Menteşe vs.) üzerinde Hâkimiyet tesis etti. Anadolu beyliklerinin İlhânilerin
merkezindeki zaaftan istifâde ile bağlılıklarını çözmeye başlamaları üzerine,
Anadolu İlhanlı vâlisi Tîmûrtaş, Konya’yı işgâl etti. 1324 senesinde Eşrefoğlu
Süleymân Beyi öldürttü ve arkasından Hamid iline yürüyerek Antalya’ya kaçan
Dündar Beyi de yakalayarak katlettirdi. Ancak çok geçmeden, İlhanlı hükümdârına
isyân eden Tîmûrtaş’ın üzerine kuvvet gönderilmesi ve Mısır’da yakalanarak
katledilmesi netîcesinde, Dündar Beyin üç oğlundan büyük oğlu Hızır Bey,
Hamideli idâresini eline aldı. Hızır Beyin ne kadar beylik yaptığı belli
değildir. Yaklaşık olarak 1330’da vefât etmiştir.
Seyyah İbn-i Battûta
1333 yılında Anadolu’yu gezerken Hamidoğulları Beyliğine de uğramış,
Gölhisar’da Dündar Beyin oğlu Mehmet ve Eğridir’de diğer oğlu Necmeddîn İshak
Beyin hükümdâr bulunduklarını bildirmiştir. İshak Beyin hangi târihte vefât
ettiği belli değildir.
İshak Beyden sonra
birâderi Mehmed Beyin oğlu Muzafferüddîn Mustafa Bey, onun ölümü ile de, oğlu
Hüsâmeddîn İlyas Bey Hamidoğulları Beyliğinin başına geçti. Hüsâmeddîn İlyas
Bey, komşusu olan Karamanoğlu Alâeddîn Bey ile yaptığı savaşı kaybederek
Germiyanoğlu Süleymân Şâha sığındı. Ondan aldığı yardımlarla kaybettiği yerlere
yeniden sâhib oldu. İlyas Beyin de vefât târihi belli değildir. İlyas Beyden
sonra yerine Kemâleddîn Hüseyin Bey geçti. Bu zâd da Karamanoğullarının
tecâvüzlerinden bıkarak, Eşrefoğullarından almış oldukları Beyşehri,
Seydişehri, Akşehir, Yalvaç ve Ş. Karaağaç’ı 1374’te 80 bin altın mukâbilinde
Osmanlı hükümdârı Sultan Birinci Murâd Hana sattı. Yine Kosova savaşına giden
Sultan Murâd’a, oğlu Mustafa idâresinde yardımcı kuvvet gönderdi. Okçulardan
müteşekkil bu kuvvet, muhârebe esnâsında Osmanlı ordusunun ön safında
bulunmuştur. Kemâleddîn Hüseyin Bey, 1391 yılında vefât etti. Hamidoğullarının
bu şûbesinin toprakları Osmanlılar ile Karamanoğulları tarafından paylaşıldı.
Hamidoğullarında devlet
işlerinin görüldüğü bir dîvân mevcuttu. Bu dîvânın, Türkiye Selçuklularınınkine
benzer şekilde olduğu anlaşılmaktadır. Hamidoğullarında beylik, eski Türk
geleneğine uyularak evlatlar arasında pay edilmekteydi.
Hamidoğullarından
Hüsâmeddîn İlyas Beyin Felekâbâd’da kesilmiş Hüsâmî ibâreli gümüş sikkesinden
başka hiç biririsinin sikkesi görülmemiştir.
Hamidoğulları
hükümdârları bilhassa Eğridir ve Burdur’da pekçok îmâr faaliyetlerinde
bulundular. Bunlardan Eğridir’de Hızır Bey Câmii, Burdur’da Mustafa Bey
Medresesi ve Şuhud kasabasında İbrâhim bin Hızır’a âit olan mescid en
önemlileridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder