Güneybatı Anadolu’da kurulan bir Türk beyliği. Merkezi
bugünkü Muğla vilâyeti olan, bu beyliğin hâkimiyeti on üçüncü yüzyılın
ortalarından on beşinci yüzyılın başlarına kadar devâm etti.
Anadolu’ya bütünüyle sâhip olup, askerî ve siyâsî
hâkimiyetlerini iskân siyâsetiyle de pekiştirmek isteyen Selçuklular; gazâ
akınları için, Moğol zulmünden kaçan Türk boylarını batıya yerleştiriyorlardı. Menteşe
Beyin kumandasındaki Türkler de, Bizanslıların
Karya, Osmanlıların Menteşe eli dedikleri, bugün Muğla denilen bölgeye
yerleştirildi. Bu arada Moğol tesiriyle Selçuklu Devleti nüfuzunun günden güne
azalması uçlardaki Türk unsurlara geniş bir hareket serbestisi vermekteydi. Nitekim Menteşe Bey
idâresindeki Türkmenler de 1261’den sonra Muğla çevresinde fetihlere girişerek,
bölgeye daha sağlam bir şekilde yerleşmeye başladılar. 1278 yılında Bizans
İmparatoru Mihail-VIII’in oğlu Andrenikos Muğla’yı büyük bir ordu ile kuşattı
ise de alamadı. Aydın ve Güzelhisar kalelerini tahkim edip geri döndü. Onun
dönüşü ile harekete geçen Menteşe Bey, kısa sürede Aydın ile Güzelhisar’ı
zaptetti (1282). Böylece Türkler Menderes havzasına tamâmen hâkim oldular.
On üçüncü yüzyılın ikinci yarısından sonra başlayan
hâkimiyetleri Antalya’nın Alakır Çayı batısından îtibâren; Fenike, Kaş, bütün
Muğla, Çameli, Acıpayam, Tavas, Bozdoğan ve Çine’ye kadar yayıldı. Donanmaya
sâhip olan Beylik Akdeniz ve Ege denizinde faaliyetlerde bulundu.
1282 yılından sonra vukû bulan olaylarda Menteşe Beyin
adına rastlanmamaktadır. Bu durumda onun 1282 yılı sonunda ve 1283’te vefât
ettiği sanılmaktadır. Meğri yakınlarında bulunan türbesinde medfûndur. Menteşe
Beyden sonra, yerine oğlu Mes’ûd Bey geçti.
Saltanat değişikliğinden faydalanmak isteyen Bizanslılar tekrar Karya üzerine
sefere kalkıştılarsa da muvaffak olamadılar. Bizanslıları bozguna uğratan
Mes’ûd Bey, güçlü donanmasıyla Rodos Adasına çıkartma yaptı. 1300’de yapılan
çıkartma ile Rodos Adasının Türkler tarafından fethi, papalığı harekete
geçirdi. Papa Beşinci Kleman ile Fransa Kralı Güzel Filip’in teşvik ve
yardımları üzerine Hıristiyanlığın korsan, tarîkat mensubu Sen Jan Şövalyeleri
Rodos’a hücum ettiler. 1310 yılında başlayan Sen Jan Şövalyelerinin hücumu 1314
yılında Rodos’un işgâline kadar devâm etti. Mes’ûd Bey 1320’den önce vefât
edince yerine oğlu Şücâüddîn Orhan Bey geçti.
Şücâüddîn Bey de, 1320’de Rodos Adasına sefer tertip edip,
adayı işgâlden kurtarmak istedi, fakat muvaffak olamadı. 1340’larda vefat
ettiği tahmin edilen Şücâüddîn Orhan Bey’in yerine oğlu İbrâhim Bey geçti.
İbrâhim Bey, Lâtin Haçlılarının işgâline uğrayan İzmir’i kurtarmak için
1344’te Aydınoğlu Umur Beye yardım etti. Menteşe donanması, Lâtinleri devamlı
tâciz etti. Menteşe ve Venedik donanmasının mücâdelesi 1355 antlaşmasına kadar
sürdü. İbrâhim Beyin 1360’larda vefâtıyla Menteşeoğulları Beyliği, Mûsâ, Mehmed
ve Ahmed adlarındaki üç oğlu arasında taksim olunarak, idâre edildi.
Osmanlı Devletinin Anadolu ve Rumeli’nde genişleyip,
büyümesiyle Menteşeoğulları Beyliği toprakları da, Yıldırım Bâyezid Hanın 1390
Anadolu seferi sonunda Osmanlı hâkimiyetine geçti ve 1402 Ankara Muhârebesine
kadar Osmanlı hâkimiyetinde kaldı.
Timûr Han, Anadolu beylerine eski yerlerini iâde ettiğinde
İbrâhim Beyin oğlu İlyâs Beye de Menteşe’yi verip, emir tâyin etti. 1402-1413 yılları
arasındaki Fetret devrinden sonra, Menteşeoğulları âilesi 1414 yılında Osmanlı
Sultânı Çelebi Mehmed Hanın yüksek hâkimiyetini tanıdı. Menteşe toprakları 1424
yılında bütünüyle Osmanlı Devletine katıldı.
Anadolu’nun güneybatısında iki yüz yıla yakın hâkim olan
Menteşeoğullarına âit kültür ve sanat eserleri hâlâ mevcuttur. Bölgede câmi,
medrese, türbe ve diğer sosyal müesseseler inşâ eden Menteşe Beyliğinin Milas,
Muğla, Beçin ve Balat şehirlerinde zamânına göre fakülte derecesinde yüksek
vasıflı medreseleri vardı. İlyâs Beyin 1404 yılında Balat’ta yaptırdığı câmi,
Türk sanat eserlerinin nâdide nümûnelerindendir. İlyâs Bey adına İlyâsiye
fi’t-Tıb adında bir tıp kitâbı, Mehmed Bey oğlu Mahmûd Çelebi adına da Bâznâme adında
avcılığa dâir bir kitap Farsça’dan tercüme edildi.
Menteşe beyleri, ilme, âlimlere çok değer verip, himâye
ederlerdi. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin torunlarından Ulu Ârif Beye hürmet
gösterip; Mevlevîliğin bölgelerinde yayılmasına müsaade ettiler.
Menteşeoğullarının, devrin diğer Anadolu beyliklerinden
ayrı kuvvetli bir donanması vardı. Mısır’daki Memlûkler Frenklere karşı
Anadolu’dan yardım isteyince, Menteşeoğulları iki yüz kadırga gönderme vaadinde
bulundular. Bu hâl Menteşeoğullarının denizlerdeki güç ve seviyelerini
göstermesi bakımından önemlidir. Menteşeoğulları, Akdeniz ve Ege’de korsanlara
karşı devamlı mücâdele etmişlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder