Bulgarlardan bir zümre ayrılarak batıya doğru gitmiş, Tuna’ya kadar ilerlemişti. As- paruh’un kurduğu Tuna Bulgar Devleti’nin sahası, 681 senesinden itibaren Besa- rabya ile Dobruca’dan başka, bütün Kuzey Bulgaristan’a, doğuda Karadeniz’e, güneyde Balkanların geçitlerine ve Batıda Isker nehrine kadar yayılıyordu. Komşuluklarından dolayı en fazla ilişkileri Bizans’la olmuştur. Bizans tarafından resmen tanınmasından sonra, Tuna Bulgar Devleti Balkanlarda ve Orta Avrupa’da faal bir rol oynamaya başlamıştır.
II. Justinianus 688’de Bulgarlara karşı taarruza geçti. Bulgarlar onları
durdurabilmek için Trakya’ya kadar ilerledilerse de imparatorun ordusu önünden
çekilmek zorunda kaldılar. Bunun üzerine Slavların oturdukları yerleri tahrip
eden imparator geri dönerken, Bulgarlar bir dağ geçidinde Bizans ordusunun etrafını
sara
rak imha etti. Buradaki karışıklıklar, Bulgarlara Bizans’ın iç işlerine
karışma fırsatı verdi. Sürgüne gönderilen II. Justinianus, Asparuh’un halefi
olan Tervel Han’dan yardım istedi. 705’te onun desteği ile ikinci defa Bizans
tahtına çıktı. İmparator yerini sağlamlaştırınca, sıkışık durumda iken verdiği
yerleri geri almak için 708’de Bulgarlar üzerine yürüdüyse de mağlûp oldu.
Tervel Han, 716’da imparator III. Theodosios ile bir ticaret ve barış
anlaşması imzaladı. Bu anlaşmanın sonucunda Araplar 718’de Bizans başkentini
kuşattığında başkenti birlikte savundular ve Arapların geri çekilmesini
sağladılar. Tervel Han, Bizans işlerine bir kez daha müdahale etmek istedi ise
de, 718’de ölmesi buna fırsat vermedi.
Bizans imparatoru Konstantinos Koprinimos Arapları yendikten ve tahtını
sağlamlaştırdıktan sonra Bulgarlara karşı hücuma geçerek pek çok esir aldı.
Bulgarlar bu durum karşısında barış istemek zorunda kaldılar. Bulgar hanı,
759’da İmparator ile anlaşma imzaladı ise de, imparator tekrar taarruza başladı,
ancak bu defa yenilerek geri çekildi.
Bundan sonra, Tuna Bulgar Devleti iç isyanlar yüzünden bunalım içine düştü
ise de, Kardam Han ülkenin iç durumunu düzeltti. Saldırı girişiminde bulunan
BizanslIları mağlup etti (791 ve 792). Ondan sonra tahta geçen Kurum Han, Doğu
Macaristan’ı ve Erdel’i ele geçirdi. Bulgar başkenti Presyaslav’ı tahrip ederek
ilerleyen Bizans İmparatoru I. Nikephoros’u yenilgiye uğrattı. Kalabalık bir
ordu ile yeniden Bulgarlar üzerine yürüyen II. Mikhael’i de mağlub eden Kurum
Han, adeta Bizans’ı ortadan kaldıracak duruma geldi ve “altın mızrağını
Yaldızlı Kapu’ya asmaya” ant içti. 809’da Sofya’yı, Niş ve Belgrad kalelerini
işgal ederek, Orta Avrupa ve Yakın Doğu arasındaki en büyük askerî sevkiyat ve
ticaret yolunu denetimi altına aldı. 813’te Edirne’yi, daha sonra İstanbul’u
kuşattı ise de, saldırıların en yoğun olduğu bir zamanda ansızın öldü (814).
Omurtag Han (814-831) zamanında Bizans İmparatorluğu ile 30 senelik bir
anlaşma imzalandı. Bu anlaşma Bulgaristan’a güneyde sükûn, Bizans’a da
mallarını gümrük ödemek şartı ile kuzeye sevk edebilme imkânı sağlıyordu. Onun
zamanı Tuna Bulgarlarının en parlak devri oldu. Kurulan şehirler, saraylar,
köşkler, su yolları, abideler, Pliska ve Preslav şehirleri ile Madara kasabası
civarında yüksek bir kaya üzerinde Kurum Han’ın kitabeli kabartması, o
çağlardan bize kalan yadigârlardır. Ancak, yerli Slav ahaliye oranla sayıca az
olan Bulgar Türklüğü, o tarihlerde yavaş yavaş Bizans kültürünün tesirindeki
çoğunluğun etnik baskısını hissetmeye başlamıştı. Slavların devlet hizmetlerine
alınması, yerlilerle evliliklerin artması ve kalabalık yerli halkın dili üst
tabakada yayılması sonunda, Türk unsuru Slavlaş- maya başladı.
Slavlaşma, Bulgar hanları Malamır ve Presiyan zamanlarında artarak devam
etti. Boris Han’ın 864’de Ortodoksluğu resmen kabul etmesi Bulgarların
Hıristiyan- laştırması yolunu açtı. Böylelikle Bulgar Türk devleti, büsbütün
karakterini kaybedip, Slav, Bizans kültür çevresine tamamen girmiş oldu. O güne
kadar kullanılan Türkçe “Han” unvanı da Boris’in halefi Simeon (893-917)
tarafından “Çar” a çevrildi.
Kurum Han’ın inşa ettirdiği Pliska şehri, Tuna Bulgarlarının eski başkenti
idi. Madara’da kayaya yapılan kabartma, Kurum Han’ın hatırası için yapılmış
önemli bir eserdir. Kabartmada hükümdar süvari olarak gösterilmekte, elinde
hükümdarlığının işareti bir kadeh tutmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder