Batı Gök-Türk boylarından olan Peçenekler, Hazarların ve Uzların (Oğuzların) baskısına dayanamayarak 860-880 yıllarında kalabalık kitleler hâlinde îtil’i geçerek Don-Kuban bölgesine göç ettiler. Buralarda yaşayan Macarları yerlerinden çıkardılar. Peçenekler, Karluk ve Oğuzların baskısı ile VIII. yüzyılın ikinci yarısında Batı Sibirya’ya çekilmek zorunda kaldılar. Daha sonra Don-Kuban mevkiine geldiler. 889-893 yıllarında ise, Don nehrinden Dinyeper’in batısına kadar uzanan sahaya hâkim oldular. Peçeneklerin buralarda sekiz boy hâlinde yaşadıkları bilinmektedir. Bu boylar şunlardır: Ertim, Yula, Çor, Külbey, Karabey, Tolmaç, Kapan ve Çoban. Bu adlardan bazıları eski Türk unvanlarıdır (Yula, Çor, külbey, Kapan, Kargan). Ertim, Çor ve Yula boyları birlikte hareket edildiğinde idareci durumundaydılar ve bunlara Kenger (Kangar) denilmekte idi. XII. yüzyıla gelindiğinde boy sayısı on üçe yükseldi. Hazarlar, Uzlar, Macarlar, Fin kabileleri ve Slavlar, Peçeneklerin komşuları idi.
Don nehrinden Tuna’ya kadar uzanan bozkırları ellerinde
bulunduran Peçenekler, özellikle Kiev Rus devleti üzerinde büyük tesirler
bırakmışlardır. Peçenekler ilki 915 yılında olmak üzere Ruslar üzerine 1036 yılına
kadar on bir büyük akın yaptılar. 968 yılında Kiev’i kuşattılar ve Knez
Svyatoslav’ı mağlûp ederek Rusların Karadeniz’e inmelerini engellediler. Bu
durum, Bizans’ın menfaatlerine de uygun düşüyordu. 915’te başlayan
Peçenek-Bizans dostluğu, İstanbul’dan gönderilen elçiler ve hediyelerle bir
müddet devam ettirildi. Peçenekler, ayrıca Bizans’tan kumaş, baharat, boya, süs
eşyası ve mücevherat alıyor, karşılığında bal mumu, tutkal ve kıymetli deri
satıyorlardı.
Uzların (Oğuzlar) sürekli baskısı Peçenekleri batıya göçe
sevk ediyordu. Bu yüzden Peçeneklerin bir kısmı 942-970 yılları arasında
Macaristan’a yerleştiler. Peçenekler, XI. yüzyılın başlarında Dnyester boyuna
inince Don bölgesindeki güçleri zayıfladı. Bundan istifade eden Ruslar,
Peçeneklere 1036 yılında ağır bir darbe vurunca, Tuna boylarına geldiler. Tuna
nehri onlarla ile Bizans arasında sınır oldu. Uz baskısının şiddetlenmesi
üzerine Peçenekler Balkanlara doğru kaymaya başladılar. Bazı Peçenek boyları
Bizans’ın sınır bekçiliği yapıyordu. 1048’den sonra Bizans hizmetine girenlerin
sayısı arttı. Bunlar arasından Anadolu’ya da gönderilenler oldu. Anadolu’da
Peçeneklerle ilgili birçok yer adı, Bizans tarafından yerleştirilen bu
Peçeneklere aittir. Bunlardan bir kısmı Malazgirt savaşında Alparslan tarafına
geçerek Bizans’ın yenilmesinde rol oynamışlardır.
1050 yılından itibaren Peçenekler, Balkanlarda Bizans ile
şiddetli mücadelelere giriştiler. İzmir Beyi Çakan, İstanbul’u zapt etmek üzere
Peçenek başbuğlarıyla anlaştı. Ege’deki donanması ile Çakan, Marmara
sahillerinde Selçuklular, Edirne’de Peçenekler İstanbul’u kıskaç altına almak
üzere anlaştılar (1091). Çok zor durumda kalan Bizans’ın imdadına doğudan gelen
Kumanlar yetişti. 1060 yılından itibaren Peçeneklere ait Karadeniz’in
kuzeyindeki sahayı işgal eden Kumanlar, 1080’le- re doğru Tuna boylarına kadar
ilerlediler. Bizanslılar bu durumdan faydalanmanın yollarını buldular. Meriç
nehri kenarında Bizans’a kesin bir darbe indirmeye hazırlanan Peçenekler,
Bizans’ın tahriki ile çok kalabalık olan Kumanların saldırısına uğradılar
(1091) ve tarih sahnesinden çekildiler.
Hayatta kalmayı başarabilen Peçeneklerin bir kısmı
Macaristan’a gittiler ve Peşte çevresi ile Fertö vilâyetinde yerleştirildiler.
Bir kısmı da Uzlar ve Kumanlar arasına karıştılar. Balkanlarda kalanların çoğu
ise, Vardar nehri boyunca yerleştiler. Makedonya’daki Meglano-Ulah’ları ile
Sofya etrafındaki Şop-Bulgarlarmm Peçenek neslinden oldukları söylenmektedir.
Anadolu, Sırbistan, Rusya, Macaristan ve Kaf kaslarda bazı yer adları ile halk
efsanelerinde Peçeneklerin hatıraları yaşamaktadır. Orta Macaristan’da ele
geçen meşhur, Nagy-Szent Miklos hâzinesinin altın kapları üzerindeki Gök-Türk
alfabeli yazıların Peçeneklere ait olduğu ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca Güney
Rusya’da Poltava’da bulunan Perescepine hâzinesi de onlara aittir.
Yüz elli yıldan fazla Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan
Peçenekler, her biri kendi başbuğunun idaresinde olarak boy teşkilâtı
çevresinde kalmışlar ve bir devlet kuramamışlardır. XI. yüzyıl ortalarında
Turak adında bir başbuğ on bir Peçenek boyunun başına geçmişse de bütün boyları
hâkimiyeti altına alamamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder