Kafkasların ve Karadeniz’in kuzeyinde Hun kalıntısı ve Ogur Bulgarlarının
oluşturduğu devlete Büyük Bulgarya (Magna Bulgaria) denmiştir. Kurucusunun ismi
Kürt’tür (Kubrat). Bulgar hükümdar ailesi Asya Hun hükümdarları sülâlesine
bağlanmaktadır. 630 yılında Orta Asya’da Gök-Türklerin fetret devrine girmesi
ile Hazarlar gibi Bulgarlar da idareyi kendi ellerine alarak Büyük Bulgar
Devleti’ni kurdular. Bunda Avarlarm, 626’daki İstanbul kuşatmasından sonra
Balkanlar ve Doğu Avrupa’da nüfuzlarını yitirmeleri de etkili oldu. Bulgar
Devleti, İmparator Herak- leios (610-641) zamanında Bizans ile sıkı ilişkiler
kurdu. Ancak, devlet uzun yaşamadı ve kurucusunun 665’te ölümünden kısa bir
müddet sonra şehzadeler arasındaki mücadeleden istifade eden Hazar Hakanlığı’mn
baskısı sonucu parçalandı.
Devletin yıkılmasından sonra Otuz-Ogurlarm çoğunluğunu oluşturduğu bir grup
kuzeye çekilerek Idil Bulgarları Devleti’ni kurdu. Kurt’un oğlu Bat-Bayan,
On-Ogur Bulgarları ve Macarların başında Hazarlara tabi olarak Kafkasya’daki
yurtta kaldı. Bulgar kitleleri ile Tuna’ya yönelen diğer oğul Asparuh ise,
Balkanlara geçerek (668), Tuna Bulgar Devleti’ni kurdu (679).
İtil Bulgar Devleti, Büyük Bulgarya Devleti’nin parçalanması üzerine
İtil-Çol- man (Kama) sahasında kurulan, Otuz-Ogurlarm çoğunluğu teşkil ettiği
VII-XV. yüzyıllar arasında yaşayan devlettir. Devletin merkezi olan şehir de
Bulgar adını taşır. Bulgarlar, bu sahanın yerli halkı olan Fin-Ogurları
(Çeremiş, Mordva, Zuryen, Voltyak kavimlerini) idarelerine almışlar, Hunlardan,
Sabarlardan, Uzlardan ve Hazarlardan da bazı kalıntılarla kaynaşarak bölgeyi
süratle Türkleştirmişlerdir. Bulgarların Orta İtil sahasına VI. yüzyıl
sonlarında gelmiş olmaları gerekir.
Bulgarların VII. ve IX. yüzyıllar arasındaki hayatlarına dair bilgimiz çok
azdır. Bilinen nokta, Hazarların Doğu Avrupa’da en kuvvetli devlet seviyesine
eriştikleri ve itil Bulgarlarının da Hazarlara bağlandıklarıdır. Hazarların
merkezi olan İtil, büyük bir ticaret yeri haline dönüşünce, Bulgarların da İtil
nehri boyunca yapılan büyük ticarete faal bir şekilde katılmaları
gerçekleşmiştir. itil Bulgarları, bir yandan çiftçilik, bir yandan da ticaret
yapıyorlardı. Orta İtil sahası, tabiî zenginliği ve ulaşım bakımından ticarete
oldukça müsaitti.
Bulgar tüccarının, gerek Hazar ilinde ve özellikle Harezm’de, gerekse
Samanî- ler ülkesinde Islâm tüccarıyla olan sıkı temasları neticesinde,
Bulgarlar arasında Islâm dini yayılmağa başladı. IX. yüzyılın sonlarında, Bulgarlara
ait en eski kayıtlar, onları, camileri ve mektepleri olan, tacir ve çiftçi bir
kavim olarak göstermektedir.
X. yüzyıl başlarında itil Bulgarları Müslüman kültür dairesine iyice
girmişlerdi. Bulgar hükümdarı fielkey Oğlu Almuş, 920-921’de Halife Muktedir
Billah’tan İslâmî öğretecek âlimler, Islamî binaları inşa edecek ustalar ve
Hazarlara karşı savunma için yapılacak kale ve diğer masraflar için para
talebinde bulundu. Halife bu isteği kabul ederek bir elçilik heyeti yolladı. Bu
heyette halifenin mektubunu hükümdara okumakla ve hediyelerini teslimle görevli
Ahmed Ibn-i Faldan da vardı. Elçilik heyeti 2 Nisan 921’de Bağdat’tan hareketle
Horasan üzerinden Harezm’e, oradan da Yayık ve Itil’i geçerek Bulgar Ili’ne
vardı (12 Mayıs 922). Ibn-i Fadlan, Bağdat’a döndükten sonra seyahati ve Bulgar
Ili’nde bulunduğu günleri anlatan bir eser yazmış ve o devir Bulgar tarihi için
eşsiz bilgiler bırakmıştır. Ibn-i Fadlan seyahatnamesinde, o devirde Orta
Asya’nın batısında yaşayan Oğuz, Peçenek, Hazar ve diğer Türk boyları hakkında
da bilgiler vermektedir.
Bulgarlar ticaret ve ziraatla uğraşmakla birlikte, askerliğe de önem
vermişlerdir. Ancak, onların askerî gücü daha çok savunmaya yönelikti. X.
yüzyıl sonunda vuku bulan Rus saldırılarını çoğu kez püskürtmeyi başardıkları
bilinmektedir. Bu tarihten Moğol istilasına kadar olan dönem hakkında pek fazla
bilgi bulunmamaktadır. Moğollar, Kalka Savaşı’nda (.1223) Kuman ve Rus ortak
ordusunu yendikten sonra Aral bölgesine dönerken Bulgarlar tarafından pusuya
düşürülüp mağlup edilmişlerdi. Belki de bu saldırının intikamını almak
maksadıyla Moğollar 1236 senesinde Bulgar ülkesine yöneldiler, şehir ve köyleri
yakıp yıktılar. Bu arada Bulgar şehrini de tahrip ettiler.
Bulgar şehri, Altın Orda Hanlığı zamanında Pulat-Timur Han tarafından
ikinci defa ağır bir tahribata uğratıldı (1361). Timur’un, Altın Orda Hanı
Toktamış’a karşı yaptığı sefer esnasında şehir bir kez daha tahrip edildi
(1391). Tutunmasına imkân kalmayan halk dağıldı, bir kısmı Kaman’ın kuzeyine,
Kazan taraflarına göçtü. XV. yüzyıl ortalarında buralarda Bulgar-Kıpçak
karışımı Müslüman ahali bulunuyordu ki, bunlar sonraki Kazan Hanlığı’mn esas
nüfusunu oluşturmuşlardı. Aynı bölgedeki Çuvaşların, eski Bulgarların torunları
olduklar kabul edilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder