site içi arama

4 Nisan 2016 Pazartesi

SABARLAR (469-576)

Batı Sibirya ile Kafkasların kuzey bölgeleri arasında tarihî rol oynadıkları bilinen Sabarlar; Bizans tarihlerinde Sabar, Sabir, Savir; Ermeni, Süryani ve İslâm kaynaklarında ise Savir, Sabir, Sibir olarak geçmektedir. Filologlar tarafından Sabar kelimesi Sab+ar = Sap-ar şeklinde izah edilmiştir ki, “sapan, yol değiştiren, serbest olan’’ ablamlarına gelmektedir. İsimlerinin anlamı Türkçe olan Sabarlara ait bilinen şahıs adları da Türkçedir (Balak, İliger ve Boarık gibi).
Sabarların asıl yurtlarının Tanrı Dağları’nın batısı ile İli Nehri arasındaki saha olduğu söylenmektedir. Önceleri muhtemelen Asya Hun İmparatorluğu’na bağlı bir topluluk idiler. V. yüzyıl Bizans tarihçisi Priskos’un verdiği bilgiye göre, isimleri ilk defa Batı Sibirya’ya göç eden kavimler arasında geçmektedir. Doğudan gelen Avar- lar karşısında tutunamayan Sabarlar, batıya yönelmişler ve Altay Dağları ile Ural arasındaki düzlüklerde yaşayan Ogur Türklerini yurtlarından çıkararak Tobol-îşim ırmakları çevresine yerleşmişlerdir.
Sabarlar, VI. yüzyıl başlarında Doğu Avrupa’ya gelerek bölgedeki Bulgar gruplarım hâkimiyetleri altına alarak Îtil-Don nehirleri arasında ve Kuban nehrine kadar olan sahaya yayılmışlardır. Böylece Bizans ve Sasanî imparatorluklarına sınır olan Sabarların tarihî önemleri artmıştır. Bu esnada Bizans ile savaşları devam eden hanlıların safında yer alan Sabarlar, meşhur hakanları Balak’ın idaresinde BizanslIları mağlup ederek Ermenistan bölgesine akınlar tertip etmişler, Anadolu’ya girerek Kayseri, Ankara ve Konya havalisine kadar ilerlemişlerdir.

Sonraki yıllarda menfaatleri ve devrin şartlarına göre bazen Bizans’ın bazen İran’ın yanında yer almışlardır. Nitekim Bizans imparatoru I. Justinianos (527565), kıymetli hediyeler karşılığında Balak’tan sonra devletin başına geçen hanımı Boarık’la anlaşarak onları kendi saflarına çekmesini bilmiştir. Bunun neticesinde bir müddet Bizans ile müttefik kalan Sabarlar, Sasanîlerle yaptıkları savaşlarda (özellikle Şehinşah Anuşirvan karşısında) epeyce kayıplar vererek eski güçlerini kaybettiler. Sabarların, hanlılar ile BizanslIların o güne kadar bilmedikleri savaş tekniği ve gücüne sahip olduklarını, VI. yüzyıl Bizans tarihçisi Pro- kopios hayranlık verici ifadelerle anlatmaktadır. 557 yılında Avarların çok sert hücumuna maruz kalan Sabarlar dağıldılar. Hâkim oldukları bölge batı Gök- Türklerin eline geçti. Güney Kafkasya’daki yurtları ise BizanslIların kontrolüne girdi (576). Bundan sonra bölgede dağınık bir vaziyette yaşayan Sabarlar, VII. yüzyılın ortalarında Hazar Devleti’nin kuruluşunda yer aldılar. Hazar toplulukları arasında önemli bir yer tutan Belencer ve Semender Boyu Sabarlara dayanmaktadır.

Sabarlardan geriye kalan tarihî hatıraların başında, geniş bir coğrafyaya verilen Sibirya adı gelmektedir. XVI. yüzyılda kurulan Sibir Hanlığı ve hanlığın başşehri olan Sibir kelimeleri dikkat çekmektedir. XIX. yüzyılda Batı Sibirya’da yapılan araştırmalar, bölgede yaşayan Vogul, Ostiyak ve îrtiş Tatarları arasında hâlâ Sabarlardan izler bulunduğunu göstermektedir. Halk masallarında, kahramanlık hikâyelerinde Sabarlar geniş yer tutmakta ve ata olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, Ob, Tura ve îrtiş boylarında Saber, Saper, Savri ve Sibir şeklinde yer ve kale adları bulunmakta olup, Ay-Sabar ve Kün-Sabar gibi şahıs isimleri de vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder