Batı Sibirya ile Kafkasların kuzey bölgeleri arasında tarihî rol
oynadıkları bilinen Sabarlar; Bizans tarihlerinde Sabar, Sabir, Savir; Ermeni,
Süryani ve İslâm kaynaklarında ise Savir, Sabir, Sibir olarak geçmektedir.
Filologlar tarafından Sabar kelimesi Sab+ar = Sap-ar şeklinde izah edilmiştir
ki, “sapan, yol değiştiren, serbest olan’’ ablamlarına gelmektedir. İsimlerinin
anlamı Türkçe olan Sabarlara ait bilinen şahıs adları da Türkçedir (Balak,
İliger ve Boarık gibi).
Sabarların asıl yurtlarının Tanrı Dağları’nın batısı ile İli Nehri
arasındaki saha olduğu söylenmektedir. Önceleri muhtemelen Asya Hun
İmparatorluğu’na bağlı bir topluluk idiler. V. yüzyıl Bizans tarihçisi
Priskos’un verdiği bilgiye göre, isimleri ilk defa Batı Sibirya’ya göç eden
kavimler arasında geçmektedir. Doğudan gelen Avar- lar karşısında tutunamayan
Sabarlar, batıya yönelmişler ve Altay Dağları ile Ural arasındaki düzlüklerde
yaşayan Ogur Türklerini yurtlarından çıkararak Tobol-îşim ırmakları çevresine
yerleşmişlerdir.
Sabarlar, VI. yüzyıl başlarında Doğu Avrupa’ya gelerek bölgedeki Bulgar
gruplarım hâkimiyetleri altına alarak Îtil-Don nehirleri arasında ve Kuban
nehrine kadar olan sahaya yayılmışlardır. Böylece Bizans ve Sasanî
imparatorluklarına sınır olan Sabarların tarihî önemleri artmıştır. Bu esnada
Bizans ile savaşları devam eden hanlıların safında yer alan Sabarlar, meşhur
hakanları Balak’ın idaresinde BizanslIları mağlup ederek Ermenistan bölgesine
akınlar tertip etmişler, Anadolu’ya girerek Kayseri, Ankara ve Konya havalisine
kadar ilerlemişlerdir.
Sonraki yıllarda menfaatleri ve devrin şartlarına göre bazen Bizans’ın
bazen İran’ın yanında yer almışlardır. Nitekim Bizans imparatoru I. Justinianos
(527565), kıymetli hediyeler karşılığında Balak’tan sonra devletin başına geçen
hanımı Boarık’la anlaşarak onları kendi saflarına çekmesini bilmiştir. Bunun
neticesinde bir müddet Bizans ile müttefik kalan Sabarlar, Sasanîlerle
yaptıkları savaşlarda (özellikle Şehinşah Anuşirvan karşısında) epeyce kayıplar
vererek eski güçlerini kaybettiler. Sabarların, hanlılar ile BizanslIların o
güne kadar bilmedikleri savaş tekniği ve gücüne sahip olduklarını, VI. yüzyıl
Bizans tarihçisi Pro- kopios hayranlık verici ifadelerle anlatmaktadır. 557
yılında Avarların çok sert hücumuna maruz kalan Sabarlar dağıldılar. Hâkim
oldukları bölge batı Gök- Türklerin eline geçti. Güney Kafkasya’daki yurtları
ise BizanslIların kontrolüne girdi (576). Bundan sonra bölgede dağınık bir
vaziyette yaşayan Sabarlar, VII. yüzyılın ortalarında Hazar Devleti’nin
kuruluşunda yer aldılar. Hazar toplulukları arasında önemli bir yer tutan
Belencer ve Semender Boyu Sabarlara dayanmaktadır.
Sabarlardan geriye kalan tarihî hatıraların başında, geniş bir coğrafyaya
verilen Sibirya adı gelmektedir. XVI. yüzyılda kurulan Sibir
Hanlığı ve hanlığın başşehri olan Sibir kelimeleri dikkat çekmektedir. XIX.
yüzyılda Batı Sibirya’da yapılan araştırmalar, bölgede yaşayan Vogul, Ostiyak
ve îrtiş Tatarları arasında hâlâ Sabarlardan izler bulunduğunu göstermektedir.
Halk masallarında, kahramanlık hikâyelerinde Sabarlar geniş yer tutmakta ve ata
olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, Ob, Tura ve îrtiş boylarında Saber, Saper,
Savri ve Sibir şeklinde yer ve kale adları bulunmakta olup, Ay-Sabar ve
Kün-Sabar gibi şahıs isimleri de vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder