site içi arama

4 Nisan 2016 Pazartesi

AVARLAR (558-805)

Ayarların kökeni M.S. 350’li yıllara kadar gitmektedir. Ana Hun kitlesinden ayrılan Uar-Hunların bir kolu Toharistan’ı, Tanrı Dağları ve Kuşan bölgesini, Maveraüne- hir’i ve Soğdiana’yı ele geçirerek Akhun (Eftalit) Devleti’ni kurdu. Uar-Hunlarm kuzey kolu Gök-Türk hâkimiyetinin 552’den itibaren yükselmesi üzerine batıya doğru kaydı. Önce Kafkaslara, sonra Karadeniz’in kuzeyine, nihayet Orta Avrupa’ya geldiler. Bunların Moğolistan’ın doğusunda ortaya çıkan ve büyük bir devlet kuran Juan-juanlarla ilgisi yoktur. Aslında Apar adı altında bu boy Kül Tegin Yazı- tı’nda geçmektedir. 572 yılında Mukan Kağan öldüğünde onun cenazesine katılan- lar arasında Avarlar {Apar olarak geçmektedir) da vardı.

Ayarlara, Bizans ve Slav kaynaklarında Abar, Avar, Abari gibi isimler verilmekte ve kendilerince Apar denilmektedir. Kafkasya’ya gelerek İran bölgesindeki Alanları kendilerine bağlayan Avarlar, 558 yılında Bizans’a elçiler göndererek, topraklarında yerleşmek için bir bölge talep ettiler. Ayrıca Bizans sınırlarını korumak ve bu hizmet karşılığında da bir miktar vergi almak isteğinde bulundular. O esnada Balkanlarda Ogurlarla uğraşan İmparator Justinianos teklifi kabul edip onlarla bir anlaşma yaptı. Bunun üzerine Avarlar, Karadeniz kıyısında ve Kafkasya’daki Sabar- lar, Onogurları ve bir Slav kabilesi olan Andları mağlûp ederek, sınırlarını Aşağı Tuna’ya kadar genişlettiler. Volga ile Tuna arasındaki çok geniş bölgede yaşayan Türk boyları da Ayarların hâkimiyetini tanıdılar. Aynı zamanda Karpatlara kadar ilerleyen Avarlar, Tuna’nın batısında bulunan Longobardlarla anlaşıp Doğu Macaristan’daki Gepidleri de itaat altına aldılar. 568’den itibaren Longobardların Kuzey İtalya’ya göçmeleriyle Macaristan toprakları Ayarlara kaldı. Bu suretle Avarlar, Orta Avrupa’da hâkimiyetlerini iyice güçlendirdiler. Batıda Frankları yendikten sonra güneyde bugünkü Belgrad ve Eszek gibi Bizans’ın önemli sınır kalelerini de ele geçirdiler.

Avarlarm en güçlü devirleri Bayan Kağan zamanına rastlar. Bayan Kağan devlet merkezini Tuna ile Tisa nehirleri arasındaki stratejik açıdan önemli bir yere naklederken imparatorluğun sınırlarını Dnyeper’den Elbe’ye, Adriyatik’ten Kuzey Denizi sahillerine kadar genişletti. Avarlar, 565 yılında Bizans imparatoru Justinia- nos’un ölümünden sonra ortaya çıkan karışıklıklardan faydalandılar. Bizans’tan büyük paralar aldıkları gibi Karadeniz kıyısındaki kaleleri de kuşatarak bölgeden topladıkları esirleri Roma împaratorluğu’nun boş olan arazilerine yerleştirdiler. Trakya ve Makedonya’daki akınlarına hız vererek Selânik şehrini kuşattılar. Ancak, Iran savaşından dönen Bizans orduları karşı hücuma geçince geri çekilmek zorunda kaldılar ve Tisa nehrine kadar takibe uğradılar. Avarların imdadına Bizans ordusunda patlak veren Fokas isyanı (602) yetişti. Avarlar, 616 yılına kadar Bizans’a karşı Longobardlarla birlikte hareket etmelerine rağmen, bu tarihten sonra İtalya’ya da akınlardan geri durmadılar. Ayrıca, Bizans’taki iktidar zayıflığını fırsat bilip Slavlarla birlikte Dalmaçya, Orta Yunanistan ve Peloponnes’e kadar akınlar yaptılar. Bizans imparatoru Herakleios (610-641), Avar, Slav ve Türk Bulgarlardan meydana gelen kuvvetler karşısında Trakya’da tutunamayınca büyük paralar karşılığında barış yaparak Selanik’i kurtardı (619).

626 yılında, Avarlarla Sasanîlerin anlaşmalı olarak gerçekleştirdikleri İstanbul kuşatmasında Bizans çok zor anlar yaşadı. Bundan bir süre önce Iranlılar Filistin, Suriye ve civarlarını ele geçirmişlerdi. Bizans imparatoru Herekleios, Hazarlardan yardım talebinde bulunmak için Doğu Karadeniz bölgesinde iken, İran ordusu Anadolu’dan geçerek Boğaziçi’ne kadar ulaştı. Diğer taraftan Bulgar ve Slav birlikleriyle takviyeli Avar ordusu da Balkanlar ve Trakya’dan geçerek Bizans surları önüne geldi. İki ateş arasında kalan Bizans, çaresizlik ve ümitsizlik içindeyken Avarların emrindeki Slavlar Bizans’ın kışkırtmaları sonucunda Avarlara karşı isyan etti. Donanmanın olmayışı sebebiyle Avarlar kuşatmadan bir netice alamadan geri dönmek zorunda kaldılar. Tehlikeyi ucuz atlatan Bizans’ta o gün bayram ilân edildi ve yüzyıllarca kurtuluş günü olarak kutlandı.
Alpler ile Dalmaçya’daki Slavların ve müttefikleri olan Türk Bulgarların 630 yılında isyan etmeleri Avarları zor durumda bıraktı. Bunlara bir de Avar kağanının zamansız ölümü eklenince işler iyice karıştı. Bulgarların, kağanlık makamı üzerinde hak iddia etmeleri gibi devlet için hiç de hoş olmayan durumlar ortaya çıktı. Neticede isyan bastırıldı ama Onogur Bulgarları bağımsızlıklarını ilân ederek Dnyes- ter’in doğu kısımlarını ele geçirdiler. Tuna, Sava bölgesi ile Kuzey kısımları da Slavlarda kalınca Orta Macaristan topraklarına sıkışıp kalan Avarlar her geçen gün daha da zayıfladılar. 791 yılından itibaren yaklaşık on beş yıl Frank imparatoru Büyük Charles’ın din savaşlarına direnen devlet, 805’te parçalanarak dağıldı ve zamanla Hıristiyanlaşıp dillerini de kaybederek kalabalık kitleler içerisinde eridi.

Avarların en meşhur devlet adamı 562’den itibaren hakanlık makamında görülen Bayan’dır. Kağanın yetkileri çok fazla idi. Avrupa Hunlarına kıyasla daha katı bir idareleri vardı. Devlet teşkilâtı mahalli idari bölgelere ayrılmıştı. Bozkır halkı olan Avarların ordularını zırhlı süvari, okçu birlikleri teşkil ediyordu. Kendilerine sonradan katılan grupları, genellikle sınır boylarına yerleştirirlerdi. Zaten 602’den itibaren de yerleşik hayata geçmeye hız vermişlerdi. Kaynaklardan anlaşıldığına göre, Avarların son dönemlerinde, devletin başında yine hakan unvanı taşıyan birisi bulunurdu. Hakanın hanımının (Hatun) da devlet idaresinde önemli bir yeri vardı. Hakandan sonra en önemli makam ise Yugurrus (Yuğruş) idi. Devletin batı kısmının başında Tudun, güney bölgesinin başında Tarkan bulunmaktaydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder