site içi arama

7 Nisan 2016 Perşembe

Milli ve Siyasi Bilinçlenme

Ceditçiliğin en önemli katkılarından biri de milli ve siyasi bilinçlenmeye zemin hazırlamasıdır. Basın ve yayın işlerindeki ilerlemeler, Türkiye ile olan kültürel ilişkilerin artması ve Rus okullarında okuyanların çoğalması gibi gelişmeler XX. yüzyılın başında Rusya Türkleri arasında milli ve siyasi bilinçlenmeyi güçlendirdi. Rusya Müslümanları arasında soy bilinci (Türklük duygusu) giderek daha fazla ön plana çıktı ve “Rusya Müslümanları” yerine “Rusya Türkleri” tanımlaması daha fazla yaygınlık kazandı.

1905 Devrimi ile Rusya’da iki yıl kadar sürecek olan bir özgürlük ortamı ortaya çıktı. Diğer halklar gibi, Rusya Türkleri de aktif kültürel ve siyasi faaliyetlere giriştiler. Siyasi faaliyetlerin örgütleyicisi olarak öne çıkan Abdürreşid İbrahim (1857-1944), Rus liberal aydınlarının faaliyetlerini izleyerek Rusya Müslümanlarının ihtiyaçlarına uygun talepleri tespit etmeye çalıştı. Tatar ileri gelenleriyle Azeri entelektüellerini bir toplantıda buluşturdu. Toplantıda Sünnî-Şiî farklılığının ortadan kaldırılması ve Rusya Müslümanlarının tek bir dinî idare altında toplanması kararlaştırıldı.

Ağustos 1905’te Rusyalı Türk aydınlar ilk defa bir araya gelerek bir kongre gerçekleştirdiler ve burada Rusya Müslümanları İttifakı adında bir siyasi parti kurmayı kararlaştırdılar. Parti, Rusya Müslümanlarının siyasi, sosyal ve eğitimle ilgili reformları gerçekleştirmek için birlikte hareket etmelerini öngörüyordu. Bu reformları gerçekleştirmek için liberal Ruslarla işbirliğine gidilmeli, Müslümanlar Ruslarla eşit haklar elde etmeye çalışmalı, hükümetin koyduğu sınırlamaların kaldırılması için barışçı yolla mücadele verilmeliydi. Ayrıca, eğitimin yaygınlaştırılması için okullar, okuma odaları açılmalı, kitap, gazete ve dergiler yayınlanmalıydı.

İkinci Kongrede (Petersburg, Ocak 1906) Müslüman kadının oy kullanmasının İslam’a uygun olup olmadığı tartışıldı. Katılanların çoğu, özellikle ulemâ, bunu onaylamasa da, kadınların oy kullanmasının İslam’a aykırı olmadığı ve hatta gerekli olduğu kabul edildi. Üçüncü Kongrede (Nijni-Novgorod, Ağustos 1906) Müslüman Dinî İdaresi’nde esaslı bir ıslahat yapılması kararlaştırıldı: Halk müftüyü bizzat kendisi seçmeli, imam, müezzin ve müderrislerin tayini, mektep ve medreselerin idaresi Dinî İdare elinde olmalıydı.

1906 yılında, Rusya Türkleri arasında mevcut olan Ceditçi ve Kadimci gruplarına yeni bir akım daha eklendi. Bu, Ayaz İshakî (1878-1954) ve arkadaşlarının başlattığı inkılâpçı ve sosyalist eğilimli “Tancılar” hareketiydi. Tan Yaldızı gazetesi etrafında örgütlenen gençlerden oluşan bu grup, Çarlık yönetimini ihtilal ile devirmek yanlısıydı. Bu gençler, ulemaya karşı açıktan açığa muhalefete giriyor, onların görüşlerini ve yaşantılarını acımasızca eleştiriyorlardı. Tançılar, bütün milletlerin ve halkların, kadınlarla erkeklerin eşit haklara ve özgürlüklere sahip olması gerektiğini savunuyor, Rusya Müslümanları için dinî ve milli özerklik talep ediyorlardı.

1907 yılı ortalarından itibaren Rusya’da başlayan baskılar sonucunda faaliyet alanı darlaştı. Rusya yeniden mutlakiyet rejimine yöneldi. Parlamento dağıtıldı, seçim kanunu muhalifler ve Rus olmayan topluluklar aleyhine değiştirildi, basına kısıtlamalar getirdi. İnkılâpçı ve milliyetçi aydınlar baskıya ve takibata maruz kaldılar.

1908’de Osmanlı başkentinde ortaya çıkan Jön Türk Devrimi Rusyalı Türk aydınları İstanbul’a çekti. Bu dönemde İstanbul, Rusya ve Türkistan’dan gelen aydınların kıblesi oldu. Osmanlı ve Rusya Türkleri arasındaki yoğun fikir alışverişi ve kültürel yakınlığın artması bu dönemde gerçekleşti. Kazanlı, Kırımlı, KafkasyalI ve Türkistanlı aydınlar Osmanlı siyasi ve kültür hayatında önemli roller oynadılar.

1917 Şubat Devrimi Rusya Türkleri için yeni ümitleri ortaya çıkardı. Çarlık rejiminin devrildiği bu inkılâp günlerinde Rusya’nın her tarafından yola çıkan Müslüman vekiller ortak taleplerini dile getirmek üzere bir araya geldiler. Rusya Türklerinin o zamana kadar gerçekleştirdiği bu en büyük kongrede (Moskova, 1-11 Mayıs) mek- tep-medreselerin ve Dinî İdare’nin ıslahı, kadın-erkek eşitliği, kadınların eğitimine önem verilmesi ve sosyal hayata katılmalarının gerekliliği gibi konular tartışıldı.

Toplantının en önemli meselelerinden biri ne tür bir özerklik talep edilmesi noktasındaydı. Kazan Tatarları ve Kuzey KafkasyalIlar demokratik bir Rusya içinde kültürel özerklikten yana bir tavır ortaya koydular. Kazan Tatarlarından Ayaz İshakî ve Sadri Maksudî Rusya’nın üniter bir devlet olması görüşündeydiler; “Rusya îs- lamları”nın ancak Kazan Tatarlarının rehberliği altında din ve dillerinin muhafazasına önem vererek yaşayabileceğini savundular. Bu yüzden, Azerbaycan, Türkistanlı, Kırımlı, Kazak ve Başkurtların topraklı özerklik yanlısı hareketlerine karşı var güçleriyle karşı çıktılar. Sonuçta, topraklı özerklikten yana olanlar Tatarların savunduğu talepleri reddettiler ve böylelikle Rusya Türkleri arasında önemli bir ayrılık ortaya çıktı; bundan sonra her bir grup kendi kaderini belirleme yoluna gitti.

1905-17 arasında yapılan faaliyetlerin sonucuna bakıldığında, Rusya Türklerinin Çarlık yönetimine sadık bir tebaa olmak durumundan özerklik iddia edecek bir noktaya geldiler. Rusya’nın Müslüman Türk aydınları tarihlerinde ilk defa olarak bir araya gelerek ortak bir siyasi liderlik oluşturdular; Ortak Türk dili oluşturma ve kadın hakları konusunda önemli ilerlemeler sağladılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder