site içi arama

6 Nisan 2016 Çarşamba

Kazan Hanlığı

Edigey’in ölümünden sonra Altın Orda’da birbirleriyle rekabet eden çok sayıda han ortaya çıktı. Bu hanların başında Toktamış Han’dan sonra Edigey’in yardımıyla Altın Orda tahtına çıkan Timur-Kutluğ Han’ın (1396-1399) torunu Uluğ Muham- med’i zikretmek gerekmektedir. Ancak daha 1437 yılında Küçük Muhammed, Uluğ-Muhammed Han’a karşı ayaklanmış ve Uluğ-Muhammed’i Saray’ı terketmek zorunda bırakmıştır. Uluğ-Muhammed Han, ailesi ve çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 3 bin kişiyi yanına alarak Tula’ya yakın küçük bir şehir olan Belev’e yerleşmiştir. Hanın amacı burada bir birlik kurarak Saray’daki taraftarları ve Moskova Knezi II. Vasiliy’le de anlaşarak tahtı tekrar ele geçirmekti. Fakat II. Vasiliy, kendi sınırına dayanan Uluğ-Muhammed ve askerlerinden rahatsız olmuş ve onlardan şehri terk etmelerini istemiştir. Uluğ-Muhammed, bunun üzerine Aşağı Idil bölgesine yöneldi ve burada eski Kazan şehrini ele geçirerek Kazan Hanlığı’nın temellerini attı.

1445 yılında Uluğ-Muhammed’in oğlu Mahmutek (Mahmud) babasını öldürmüş ve kendisini Kazan’da han ilan etmiştir. Onun uzun süren hâkimiyeti döneminde (1445-1461) Kazan Hanlığı, devletleşme sürecini tamamlamış, bölge asayiş ve emniyete kavuşmuştur. Bundan dolayı hanlığın başkenti Kazan, bir ticaret merkezi hâline gelerek Bulgar ve Saray’ın yerini almış, Idil, Azak ve Kırım’dan buraya çok sayıda ahali gelmiştir. Kazan Hanlığı’nın devletleşme süreci, Mahmutek Han zamanında tamamlandığından dolayı, bazı tarihçiler Kazan Hanlıgı’nın kurucusu olarak Uluğ-Muhammed’i değil de oğlunu göstermektedirler.

Ne yazık ki Kazan Hanlığı’nın tarihi, taht kavgaları ve iç sorunlarla doludur. Hanlığın devam müddeti olan 115 yıl içinde 15 han hüküm sürmüş, bunların bazıları ikişer-üçer kez tahta çıkmışlardır. Bütün bunlar hiç şüphesiz ülkeyi istikrarsız ve düşmanlarına karşı zayıf hâle getirmiştir. Kazan Hanlığı’nın şanssızlığı, Altın Or- da’nın parçalanmasıyla güçlenmeye başlayan Rus knezliklerinin Moskova etrafında birleşmeleri ve Kazan Hanlığı da dâhil olmak üzere komşularına karşı yayılmacılık politikası izlemeye başlamalarıdır. Nitekim Kazan Hanlığı’nın tarihi, Ruslarla yapılan savaşlarla geçmiştir. İki ülke arasında toplam 14 savaş vuku bulmuştur.

1469’da III. İvan başkanlığındaki Ruslar ilk kez Kazan’ı kuşatmışlardır. Bu kuşatma bir sonuç vermese de Ruslar, artık saldırıya geçmişlerdi. Moskova Knezliği bir taraftan topraklarını genişletirken, diğer taraftan da Altın Orda’ya (Büyük Or- da’ya) olan bağlılığını azaltıyordu. 1462 yılında Büyük Orda hanlarının Rus paralarından adı çıkartılırken, 1472 yılında da III. İvan Büyük Orda’ya vergi ödemeyi kesmiştir. 1472 ve 1480 yıllarında Büyük Orda’yı mağlup eden Ruslar 1502’de Büyük Orda’ya son vermişlerdir.

XVI. yüzyıldan itibaren Kazan Hanlığı’ndaki iktidar mücadelesi özellikle Rusların bu mücadeleye dâhil olmaları dolayısıyla artmıştır. Rusların yanı sıra Kırımlılarla Nogaylar da bazen kendi istekleriyle bazen de Kazanlıların daveti üzerine bu mücadeleye dâhil olmuş ve böylece Kazan Hanlığı’ndaki taht sorunu, uluslararası boyut kazanmıştır. Aslında bu mücadele, Altın Orda mirası ve bölge hâkimiyeti için verilen bir mücadeleydi. Tatar hanlıkları arasında bir birliğin olmaması, sınırlarını genişletme konusunda kararlı olan Rusların işine yarıyordu. Sonuç olarak, 1552 yılında Kazan, Ruslar tarafından ele geçirilmiştir. Kazan halkı kılıçtan geçirilmiş, kadın ve çocuklar esir edilmiş, cami ve medreseler yıkılmıştır. Saraydaki bütün mallara el konulurken, sarayın yanma bugün Kafedralnıy Kilisesi olarak bilinen bir kilise inşa edilmiştir. Böylece Altın Orda coğrafyasında ilk kurulan Kazan Hanlığı bağımsızlığını da ilk kaybeden Tatar hanlığı olmuştur.

Kazan Hanlığı’mn düşmesi Rusya ve Türk dünyası açısından önemli sonuçları ortaya çıkarmıştır. Hanlığın Rusların eline geçmesiyle Orta İdil sahasında VI. yüzyıldan beri devam eden Türk hâkimiyeti sona ermiş oldu. Rusların Hazar Denizi ve Aşağı Ural bölgesine doğru yayılmasının önündeki en büyük engel ortadan kalkmış oldu. Böylece, kısa bir zaman içinde Rusya sınırlarını Hazar kıyılarına ve Kaf- kaslar’a kadar uzattı. Ural bölgesini de ele geçiren Rusya, Sibirya ve Türkistan istikametine doğru yayılma imkânı buldu. Bundan sonra, Astrahan Hanlığı’mn da düşmesiyle Rusya ve Osmanlı devletleri sınırdaş oldular. Ayrıca, Kazan’m alınmasıyla yabancı bir unsur Rus devleti bünyesine girdi; Rusya sadece Ruslardan oluşan bir devlet olmaktan çıkıp yeni tebaalar edindi ve böylelikle imparatorluk olma yoluna girdi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder