site içi arama

7 Nisan 2016 Perşembe

KAZAK MODERNLEŞMESİ

Kazakların Batı kültürüne açılması Rus tesiri sayesinde olmuştur. Çarlık rejiminin Kazakistan’a sürgün gönderdiği Rus entelektüellerinin bunda önemli bir payı vardır. Sürgünlerden birçoğu Kazak halkına sempati beslemiş, onların kültürüne ilgi duymuş ve Kazak düşüncesini etkilemişlerdir. Kazakistan’da açılan Rus okulları da Kazak aydınlarının yetişmesinde etkili olmuştur. XVIII. yüzyılın sonunda Orenburg ve Omsk’ta açılan Rus okulları tercüman yetiştirmeyi amaçlıyordu. Bunlara XIX. yüzyılın ilk yarısında Omsk, Orenburg ve Sibirya’da açılan askerî okullar eklendi. Bu okullarda okuyan öğrencilerin küçük bir kısmını varlıklı ailelerden gelen Kazak çocukları oluşturuyordu. Bu gençler Rus okullarında eğitim gördükten sonra, tercümanlık ve öğretmenlik gibi görevlerle hükümet hizmetine giriyorlardı.

Çarlık hükümeti yüksek askerî rütbeler ve maaş vermek suretiyle kendisine bağladığı Kazak aristokrasisi üyelerinin çocuklarını Rus okullarında okutmaları için teşvik ediyordu. Rus eğitimi Kazak hayatında önemli değişikliklere sebep oldu. Soylu kişilikleri sebebiyle zaten halk kitlesinden uzak olan bu gençler, aldıkları Rus eğitimi ile halktan iyice koptular. Bu yeni nesil, kendi yerli kültürlerini, hatta bazıları ana dillerini bile iyi bilmiyorlardı. Batı tarzı eğitim alan bu aydınlar, içinden çıktıkları Kazak toplumunun değer ve alışkanlıklarını modern bir toplum sürecine geçişte engel olarak görüyorlardı.

Rus muhitinde yetişen aydınların tipik örneği Kazak Çokan Velihanov’dur (1837?-1865). O, göçebe Türklerin Avrupa medeniyetiyle temasa gelmesi sonucu ortaya çıkan aydınlar zümresinin en önemli örneğidir. Velihanov’un fikrî oluşumu, Rus liberalleri ve Rus-Alman Doğubilimcileri muhitinde gelişti. 1853’te Omsk’taki askerî okulu bitirdikten sonra Sibirya kıtasında görev aldı. Görevi icabı Kazaklar arasında dolaşırken Kazak folkloruna ait bilgileri topladı ve yayınladı. Velihanov Avrupa medeniyetinin hararetli bir savunucusu olup Rusları o medeniyetin taşıyıcısı olarak gördü. Kazakları din adamlarının (mollaların) etkisinden kurtarıp medeniyetin kucağına atmak için samimiyetle çalıştı, fakat hayatının son yıllarında hayal kırıklığına uğradı. Velihanov Ruslara sempati duymakla beraber, içindeki Kazaklık duygusunu daima korumuştur. Rus ordusuyla birlikte Evliyaata’ya girerken Rusların bir Kazak kadınını öldürmelerine tahammül edememiş, asker üniformasını çıkararak bozkıra çekilmiş, bundan sonra kendi soydaşları arasında yaşamış ve genç yaşta ölmüştür. Düzensiz ve kısa hayatına çok eser sığdırmıştır. Onun ilmî çalışmaları modern Kazak kültürünün gelişmesine ve Kazak yazılı edebiyatının oluşmasına önemli katkılar sağlamıştır. (Togan, s. 543-50).

XIX. yüzyılın ikinci yarısında bu yabancılaşmış aydın grubu ile geniş halk kitlesi arasındaki kopukluk, daha ılımlı bir aydın grubu tarafından giderilmeye başlandı. Batı ve Kazak kültürlerini sentez etmeye çalışan bu grubun en tipik örneği Ib- ray Altınsarin’dır (1841-1887). Rus-Kazak öğretmen okulunu bitiren Altınsarin iyi bir pedagogdu ve Kazakları aydınlatmayı kendine görev bilmişti. 1887’de kadınların eğitim görmesi için girişim yaptıysa da hükümetten destek görmedi.
Batı kültürünü benimsemekle birlikte Kazak kültürünü de muhafaza etmeye çalışan diğer bir Kazak aydını Abay Kunanbayev’dir (1854-1904). Soylu bir aileden gelen Abay, Rus düşünürlerinden etkilenmiş olmakla birlikte İslam kültürüne de âşina idi. Rusların baskıcı politikalarına karşı çıktı. Aydınlatmacı çabaları Rusların hoşuna gitmediği gibi kendi halkından da takdir görmedi.

XIX. yüzyılın sonuna doğru Kazak aydınları arasında milliyetçilik eğilimi kendini göstermeye başladı. Rus ve Batı düşüncesi karşısında teslimiyetçi bir tavır sergileyen Batıcılardan farklı olarak, Kazak milliyetçileri daha ziyade Çağatay edebiyatına ve geleneksel Kazak folkloruna ilgi duyuyor, Rus kültürünün etkisinden uzak durmaya çalışıyorlardı. Bu kesimin en tanınmışları Alihan Bukeyhanulı (18691932), Ahmed Baytursunov (1873-1937), Mir Cakıb Devletuli (1885-1937) ve Mag- can Cumabayuli (Cumabayev, 1876-1938) idi.

1905’te Rus olmayan milliyetler üzerindeki sınırlamaların kaldırılmasıyla milliyetçi eğilim daha belirgin bir şekilde kendini ifade etme imkânını buldu. Bu arada Batıcılar ile milliyetçiler arasındaki ayrılık da arttı. 1917 Ekim Devrimi olduğunda Batıcılar devrimin bazı kısımlarını kabul ederlerken, milliyetçiler bunun halkın milli geleneklerine ters düştüğünü söyleyerek yeni rejime şüpheyle yaklaştılar.

Sonuç olarak, XIX. yüzyılda ve XX. yüzyılın başlarında Rus ve onunla birlikle Batı düşüncesi Kazakistan’a girmiş, Kazak düşüncesinde yeni akımların oluşmasına sebep olmuştur. Kazak halkının büyük çoğunluğu geleneksel hayatına devam ederken çok küçük bir aydın grubu Kazak yazılı edebiyatının temellerini atmışlardır. Rus yazılı edebiyatından güçlü bir şekilde etkilenen Kazak aydınları Kazak sözlü edebiyat geleneğine dayanan yeni bir edebiyat oluşturmayı başarmışlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder