site içi arama

7 Nisan 2016 Perşembe

Azerbaycan’da Değişme ve Dönüşüm

Azerbaycan’daki değişme ve dönüşüm XIX. yüzyılın başında Rusların Azerbaycan’a nüfuz etmesiyle yakından alakalıdır. Yönetimin bölge hammaddelerini alıp yerine Rus mallarını sürmesi, Azerbaycan’ın geleneksel iktisadı sistemini ve feodal yapısını değiştirdi. 1859’da Bakü ve civarında petrol rafinerileri kurulması ile petrol üretiminde büyük bir artış oldu; Bakü’ye yabancı sermaye girdi. Demiryolları ve limanların yapılması ve özellikle Bakü’deki petrol ocaklarının işletilmesi, bölge nüfusunu arttırdı. Rus mallarını satarak zenginleşen bir tâcir sınıfı ortaya çıktı.

Ağa, bey ve tâcir sınıfının çocukları Rus okullarında okuyarak Avrupa fikirlerinden haberdar oldular. Böylece XIX. yüzyılın ikinci yarısında Batı kültür geleneğinde yetişen bir aydın sınıfı ortaya çıktı. Ancak geniş halk kitlesi hâlâ Şiî ulemanın tesiri altındaydı. Ulema sınıfı geniş halk kitlesinin ve eski geleneğe sadık beyler ve hanların desteğine sahipti. Bu dönemin fikir hayatına Batı’daki gelişmeler doğrultusunda toplumu değiştirmeye çalışan yenilikçi aydınlarla gelenekçi ulema arasındaki mücadeleler damgasını vurdu.

Yenilikçilerle gelenekçiler arasındaki tartışmaların en önemlisi, eğitim kurumla- rı hakkındaydı. Çarlık yönetiminin eğitim siyaseti ile yenilikçilerin fikirleri belli noktalarda örtüşüyordu. Yönetim Rusçayı yaygınlaştırmayı planlıyordu. Yenilikçi aydınlar da Rusça öğrenmenin gerekli olduğu görüşündeydiler; Rusça öğrenmenin Müslümanların modern meslekler edinmelerini kolaylaştıracağını ve onların dış dünyadan haberdar olmalarını sağlayacağını düşünüyorlardı. Gelenekçi ulema ise yenilik taraftarlarını Ruslaşmaya alet olmakla suçluyordu. Ayrıca, yenilik taraftarlarının klasik İran edebiyatı yerine Türkçeye ağırlık vermeleri de İran kökenli AzerbaycanlI Şiîlerin tepkisine yol açıyordu.

Azerbaycan’daki aydınlanma hareketi genellikle Mirza Fethali Ahundzâde (Ahundov, 1812-1878) ile başlatılır. Ahundzâde, Azerî toplumunun hasta ve aksak yönlerini, cahil mollaları, çok evliliğin zararlarını, Iranlı devlet adamlarının acizliklerini ve cimri tüccar tiplerini mizahî bir dille eleştiren komediler yazdı. Okuma yazma bilmeyen halka fikirlerini anlatmada tiyatroyu en iyi vasıta olarak gördü. Ahundzâde İslam öncesi İran kültürünü övmesine ve Iranlı kimliğine rağmen, ana dili olan Azerî dilini canlandırmaya çalıştı; yazdığı eserlerle modern Azerî edebiyatının temellerini attı.

Azerbaycan halkının İran’la olan bağını kırmak için çar hükümeti özellikle 1840-1850’lerde yerel kültürü canlandırma ve yerel dilde edebiyatı teşvik etme yönünde bir siyaset izledi. II. Aleksandr (1855-81) zamanında ise bunun yerini Ruslaştırma siyaseti aldı. Ancak milli edebiyatın gelişmesi durmadı, ikinci nesil aydınlarda (1870’lerde) daha ciddi ve güçlü bir şekilde ortaya çıktı. Bu neslin önemli bir kesimi Sünni kökenliydi ve OsmanlIların Tanzimat (1856-76) hareketinden etkilenmişlerdi.

Azerbaycan’ı Rusya içlerine bağlayan demiryolunun yapılması, bu sayede ticari ve fikrî alışverişin artması, petrol sanayisindeki ilerlemeler gibi gelişmeler Azerbaycan’ı Batı kültürüne yaklaştırdı. Eğitim, basın ve tiyatro alanlarında petrol zengini yerli zenginlerin (özellikle Zeynelabidin Tagiyev’in) yaptıkları hayır faaliyetleri de bu gelişmelere önemli katkılar sağladı; gazetecilik ve tiyatronun gelişmesine vesile oldu. Gazete ve dergiler, milli dilin gelişmesi için önemli vasıta olmalarının yanı sıra, siyasi ve sosyal reformlar için de bir ekol vazifesi gördü.

Rusya Türkleri arasında ilk gazete olan Ekinci (1875-77) Moskova Üniversitesinde okuyan ve oradaki Halkçılık (Narodnik) hareketinden etkilenmiş olan Hasan Bey Zerdabî (1837-1907) tarafından çıkarıldı. Kırımlı İsmail Gaspıralı’mn açtığı usûl-i cedit okulları ve yine onun çıkardığı Tercümem gazetesi de Azerbaycan aydınlarını etkiledi, Türk kavimleri arasında birlik ve dayanışma fikirlerini yaydı. Bu fikirlerden etkilenen milliyetçi aydınların yoğun kültür faaliyetleri, XX. yüzyılın başında Azerbaycan Türkleri arasında siyasi bilincin gelişmesini hazırladı.

Rusya’daki inkılâpçı ve sosyalist fikirlerden etkilenen bazı Azerbaycan gençleri, 1904’te Himmet adlı sosyalist bir grup oluşturdular. Bunlar, eğitimin yaygınlaştırılmasını, milli dilde eğitim yapılmasını ve çalışma şartlarının iyileştirilmesini savunuyorlar ve Bakü’deki Müslüman işçiler arasında destek buluyorlardı. Bu arada, bazı genç aydınlar Türkçülük fikrini işlemekte, Türk kavimleri arasında dil birliği sağlanmasını savunmaktaydılar. Türkçülük akımı özellikle Türkiye’deki 1908 Meşrutiyet Devri- mi’nden sonra güç kazandı. 1905-1920 arasında Azerbaycan’da kültürel alanda önemli adımlar atıldı ve ülkenin önderliğini üstlenecek bir aydın sınıfı oluştu. Mehmed Emin Resulzade, Hüseyinzade Ali ve Ahmed Ağaoğlu gibi Azerî aydınlar Türkiye’deki Türkçülük fikrinin gelişmesinde de önemli katkılarda bulundular.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder