site içi arama

6 Nisan 2016 Çarşamba

KASIM HANLIĞI (1445-1681)

Kasım Hanlığı, Kazan Hanı Uluğ-Muhammed’in II. Vasiliy’i mağlup etmesiyle sonuçlanan savaş (7 Temmuz 1445) neticesinde kurulmuştur. II. Vasiliy bu savaşta esir düşmüş ve serbest bırakılması karşılığında Uluğ-Muhammed bir takım şartlar öne sürmüştü. Bu şartlardan biri de Moskova Knezliği sınırları içerisinde bir hanlığın kurulması idi. Uluğ-Muhammed böylece bir taraftan bu hanlığa kendi oğullarından birini oturtarak Moskova’yı kontrol altında tutmak istemiş, diğer taraftan da Kasım Hanlığı’na tampon bölge rolü yükleyerek Kazan Hanlığı’nın güvenliğini sağlamaya çalışmıştır. Savaştan hemen sonra Ryazan bölgesinin kuzey-doğusunda yer alan Meşerskiy Gorodok şehri, yeni bir hanlığın kurulması için Uluğ-Muhammed’in idaresine verilmiştir. Uluğ-Muhammed buraya kendi oğlu Kasım’ı atadığından dolayı, bu şehir ve hanlık Kasım olarak adlandırılmıştır. Ne yazık ki, baştan beri bu hanlık, kuruluş amacına hizmet etmediği gibi, Kazan Hanlığı’nın düşmanı hâline gelmiş ve Rus çarlarının elinde diğer Tatar hanlıklarının içişlerine karışmaları için bir araç olmuştur. Nitekim Uluğ-Muhammed’in ölümünden hemen sonra Kazan’da başlayan taht kavgasına Rus Çarı da karışmış ve Kasım Han’ı Kazan tahtında görmek istemiştir. Ancak Kasım Han, Rusların desteğine rağmen Kazan tahtına çıkamadığı gibi, Rus çarına bağlı hâle gelmiştir. Kasım’dan sonra tahta çıkan hanlar Rus çarının Büyük Orda ile Kazan Hanlığı üzerine yaptığı seferlere Rusların tarafında katılmış ve kendi dindaş ve soydaşlarına karşı savaşmışlardır.

Kasım hanlarının en meşhuru, hiç şüphesiz Sayın Bulat Han (1567-1573) idi. Sayın Bulat Han 1573’te Hıristiyanlığı kabul etmiş ve Semön Bekbulatoviç adını almıştır. 1574 yılında ise IV. Ivan, onun adına tahttan feragat etmiş ve Semön iki sene Rus tahtında kalmıştır. İsveç ile yaptığı Livon savaşlarında (1558-1583) zor duruma düşen IV. Ivan, ülke içindeki boyar ve yerel knezlerin muhalefetini ancak Rus tahtına Cengiz soyundan biri geçtiği takdirde bastırabileceğini düşünüyordu. IV. Ivan, bu amacına ulaşmak için de Semön Bekbulatoviç’den daha uygun aday bulamazdı. Semön, Cengiz Han’ın torunu Orda’nın soyundan geliyordu ve Altın Orda’nın son hanı Ahmet’in en büyük torunuydu. Semön’un konumu (Kasım Hanı) da IV. Ivan’m planını hayata geçirmek için son derece uygundu. Böylece, IV. Ivan hem Cengiz soyundan gelen hem de aynı zamanda han olan Semön’u Rus tahtına çıkartarak, Rusya’nın merkezileşme ve çarın otoritesini artırmaya yönelik politikasını temellendirmeye çalışmıştır.

Sayın Bulat Han’dan sonra Kasım tahtında Kazak ve Sibirya sülalelerinin temsilcileri bulunmuştur. Sibirya sülalesi temsilcilerinin de tahta çıkarılması ise Rusların Sibirya’daki yayılma siyasetleriyle bağlantılıydı. Rusların güçlenmesi ve Tatar hanlıklarını tek tek ele geçirmeleriyle birlikte Kasım Hanlığı’nın Ruslar açısından önemi azalmış ve Ruslar 1681 yılında hanlığa son vermişlerdir. Kasım şehri 1778’de Ryazan vilayeti sınırları içerisine alınmıştır; günümüzde de aynı ilin içerisinde Ka- simov adıyla varlığını sürdürmektedir.

Kasım Hanlığı’nın önemli özelliklerinden biri, kendi sülalesine sahip olmaması ve Kazan, Kırım, Astrahan, Kazak ve Sibirya hanlarının ve onların evlatlarının bu hanlıkta hüküm sürmeleridir. Ancak Kasım Hanlığı’nın tahtında kim bulunursa bulunsun hanlık, Moskova’nın kuklası olmaktan kurtulamamıştır. Kasım Hanlığı’nın Türk dünyasına en büyük hizmeti ise hiç şüphesiz Moskova’ya yakın bir coğrafyada Türk nüfusu ve onlarla birlikte İslamiyet’i yaymasıdır. Teşkilat ve idare bakımından diğer Tatar hanlıklarıyla aynı yapıya sahip olan Kasım Hanlığı nüfusunun çoğunluğunu Türkler oluşturmuştur. Bunlar daha sonra Kasım Tatarları olarak anılacaktır. Kasım Tatarlarının oluşumunda Altın Orda Türklerinin yanı sıra Fin-Ugor halkları da yer aldı. Konuşma dilleri ise Kazan Tatarcasından biraz ayrılmaktadır. Mişer Tatarlarının kökleri de bu hanlığa dayanmaktadır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder