Orhun bölgesinde kendilerine hayat
olmadığını anlayan Uygurlar, bundan sonra iki kola ayrılarak değişik ülkelere göç
ettiler. Bir grup Kansu bölgesine giderek Kansu Uygur Devleti’ni kurdu. Ancak,
bu devlet genelde Çin’e bağlı kalmış, önce T’ang hanedanı (907’ye kadar), sonra
Beş Hanedan devrinde (960’a kadar) Çin ile iyi ilişkilerini sürdürmüştür. Bazen
karşı gelseler de herhangi bir büyük çatışma olmamıştır.
Pek fazla bir askerî varlık gösteremeyen
Kansu Uygurları, 940’tan sonra Kıtan- lara, 1028’den sonra Tangutlara, 1226’da
ise Moğollara tâbi oldu. Onlar günümüzde hâlâ Sarı Uygurlar adıyla varlıklarını
sürdürmektedirler.
Orhun bölgesindeki siyasi varlıklarını
kaybettikten sonra bir kısım Uygurlar Beşbalık bölgesine gitmişti. Bunlar Beşbalık,
Turfan ve Tanrı Dağları etrafına yerleşmiştiler. Beşbalık Uygurları, bu sıralarda
Tibetlilerin yoğun baskısı altındaki T’ang hanedanı tarafından tanındı. Uygur ülkesi
İpek yolu üzerinde olması ve doğal kaynaklara sahip bulunması sebebiyle kısa süre
içinde zenginleşti. Uygurların desteğiyle Maniheizm inancı Çin’de yayıldı.
911’de Kansu Uygurlarının Tun-hu- ang’ı alması üzerine Çin’den koparak tamamen
bağımsız oldular. Ancak, Tibetliler ve Karluklar arasında sıkışan bu Uygurlar
hakkında fazla bir kayıt tutulmamıştır. Anlaşılan o ki, Uygurlar Turfan, Hami,
Kaşgar, Beşbalık ve Kuca gibi şehirlerde sa nat, edebiyat ve ticaret sahasında
kendilerini geliştirdiler ve önemli eserler ortaya koydular. 947’de başkentleri
Koço, yazlık merkezleri ise Beşbalık’ta bulunuyordu. 948’den sonra hükümdarları
îduk-kut unvanıyla anılmaya başlamıştır.
Beşbalık Uygurlarında Budizm daha
fazla yayılmış, neredeyse Maniheizm’in yerini almıştır. Daha sonraki asırda az
olmakla beraber Nesturi Hıristiyanlığı ve özellikle de İslamiyet kabul görmüştür.
Takip eden devirlerde İslam buradan Çin’e doğru yayılmıştır.
Karahıtay Devrinde
Uygurların İduk-kut Barçuk Art Tegin adlı bir hükümdarları bulunuyordu. İduk-kut
1209 yılında, Cengiz Han’a bağlandı. Moğollar döneminde İduk-kut sülalesi varlığını
devam ettirdi ve 1368 yılında sonra İduk-kut, Ho- shang Ming İmparatorluğu’na
teslim oldu. Karahıtay ve Cengiz İmparatorluğu döneminde birçok Uygur yüksek
mevkilerde görevler almıştır (Tata Tonga gibi). Uygur kültürünün izleri
zenginliğinden ve derinliğinden dolayı Orta Asya’nın doğusunda ve batısında her
zaman hissedilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder