site içi arama

8 Nisan 2016 Cuma

Gönlü Kalmasın

Selim Aru* anlatıyor:

27 Ekim. Nöbetçiyim. Saraya ögleden sonra Hasan Rıza Bey geldi,
-"Hatay'dan bir haber var mı soruver" dedi. Biliyorsunuz Hatay'ı gayet yakından takip ediyor,
o haliyle.
-"Hayır, bir sey yok henüz efendim" dedi...

Aksam Atatürk'ün odasının kapısı açık. Celal Bey ayakta, Atatürk sezlonga uzanmıs,
yanındaki koltukta Salih Bozok oturuyor. Ben içeriye girdim, denizin üstünde bir vaveyla
(çıglık) koptu. Atatürk birden irkildi ve pencereye dogru gitmek istedi. Salih Bey ve Celal
Bey koluna girdiler, pencereye götürdüler. Kuleli talebeleri, bütün mektep, bir vapur
tutmuslar, Atatürk'ün Cumhuriyet Bayramını kutlamaya gelmisler. Atatürk eliyle camı sildi,
sonra yaklasarak ince sesi ile

-"Sen ne büyük milletsin" dedi.
Tekrar sezlonga getirdiler, oturdular... Celal Bey'le çıkıyoruz, seslendi.
-"Celal Bey, geçen defa Mim Kemal Bey suyu alırken benim canım yandı, ne yapsak acaba?"
dedi. Celal Bey de,
-" zin verirseniz bu defa Mehmet Kamil Bey alsın " dedi.
-"Ya, öylemi yapalım, iyi olur" dedi. Çıkıyoruz, kapıdan yine seslendi:
-"Vazgeç, yine Mim Kemal Bey alsın, gönlü kalmasın."

Kendi canının acıması pahasına baskasının kalbini acıtmamak endisesi.

* Selim Aru 1936-38 yıllarında köskte ikinci katip olarak çalısmıs, 1986 'da vefat etmistir.
Kaynak: Atatürk'le Yasadıklarını Anlattılar, Nazmi Kal, Bilgi Yayınevi, Kasım 2001. ISBN:
975-494-949-2, Sayfa: 21-22

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder