site içi arama

2 Nisan 2016 Cumartesi

Diğer Kağanlar ve Devletin Güçlenmesi




Kağan olduğunda henüz 16-17 yaşlarında bulunan A-ch’o Kağan, devlet idaresinde kontrolü sağlayacak durumda değildi. Onun zamanında Çinlilerle iyi ilişkiler kuruldu, Tibet üzerine seferler yapıldı ve sonunda Ling-chou’da Tibetliler ağır bir bozguna uğratıldı. 795 yılında oğul bırakmadan ölünce yerine Yaglakar kabilesinden olmayıp Ediz kabilesinden gelen bir evlatlık olduğu anlaşılan kişi devlet adamları tarafından Ay Tengri’de Ülüg Bulmış Alp Ulug Bilge unvanıyla kağanlığa getirildi.
Yeni kağan ilk iş olarak Karluk isyanını bastırdı. Daha sonra Tibetlileri bozguna uğrattı ve kuzeydeki Kırgızlara karşı büyük bir zafer kazandı. İpek Yolu üzerinde çok stratejik mevkide bulunan Doğu Türkistan ve özellikle Turfan’ın üzerinde hâkimiyet sağlanması devlete çok fazla ekonomik gelir kazandırmıştı. Kuzeydeki zengin demir yataklarını kullanan Kırgızlar, İran’dan Çin’e kadar elde ettikleri kaliteli demiri satıyorlardı. Kırgızların tâbi olmasıyla demir ticaretinin kontrolü Uygurların eline geçti. Uygur kağanının faaliyetleri Karabalgasun Yazıtı’nda ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Daha sonra Tanrı Dağları havalisindeki Karluklarla savaşan bu kağan önce Tibetlileri kesin olarak bu bölgeden uzaklaştırdı. Akabinde Karlukları Fergana’ya kadar sürdü. Kuca ve Karaşar tamamen Uygurların eline geçti. On yıl tahtta kalıp devleti eski gücüne kavuşturan bu kağan, 805 yılında öldü.

Tengride Bolmış Alp Külüg Bilge adıyla tahta geçen yeni kağan üç yıl kadar kağanlık yaptı. Onun dönemine ait bilgiler sınırlıdır. Tahta çıkışında Çinliler elçi gönderip kutlamışlardı. 806 yılında Mani dini rahipleri Uygur elçileri ile beraber Çin başkentine gitmiş ve kendilerine bir ibadethane kurmuşlardı. Onlarla birlikte çok sayıda Uygur Çin’e gidip bu ülkede koloniler oluşturmuşlardı.
808 yılında kağan ölünce yerine Ay Tengride Kut Bulmış Alp Bilge Kağan geçmiştir. Diğer kağanlara göre epey uzun süre tahtta kalan bu hükümdar döneminde bir önceki kağanın elde ettiği başarıların sonucu görülmüş, savaş meydanlarında çok az çarpışmalar yapılsa da devletin gücü kendini göstermiştir. Ülkenin içinde herhangi bir boy isyanının çıkmaması sağlanan iç huzurun belirtisiydi.
Dış ilişkilerde ise en büyük rakip Tibetliler (Tangutlar) idi. Eski durumlarına kıyasla epeyce güçlenen Tibetliler, İpek Yolu’na gözlerini diktiler, özellikle Turfan ve onun doğusundaki toprakları zaman zaman istila ettiler. Sha-t’oların Uygurlarla aralarının açılmasını fırsat bilip onları kendilerine bağladılar. Bu yüzden aralarında uzun mücadeleler oldu. Bu savaşlarda genellikle Uygurlar galip geliyordu. Uygurların Tibetliler elindeki Lian-chou’yu ele geçirmeleri üzerine Sha-t’olar Tibetlileri bırakıp Uygurlara bağlandılar. Bu sırada Çin’den dönen Uygur elçileri Tibetliler tarafından soyuldular. Bunun üzerine Uygurlar 812 yılında Gobi Çölünü geçerek Tibetliler üzerine akın yaptılar. Tibetliler Uygurların başkenti Karabalgasun bölgesine kadar sefer düzenledilerse de başarılı olamadılar.


Uygur kağanının İ-nan-chu (İnanç?) adlı elçiyi 813 yılında Çin’e göndererek bir Çin prensesiyle evlenme talebinde bulunduğu bilinmektedir. T’ang imparatoru bu talebi masraflarının ağırlığı yüzünden reddetmek istemiş, ancak bunu açıklamaya çekinip oyalama yoluna gitmiştir. Çinli devlet adamları Uygurların bu duruma kızıp büyük problemler çıkaracağını ileri sürüyorlardı. Uygur kağanı 820’de Alp Tarkan başkanlığında bir heyet daha yollayıp evlilik yolundaki ısrarını tekrarlayınca İmparator Hsien-tsung çaresiz boyun eğmek zorunda kaldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder