site içi arama

6 Nisan 2016 Çarşamba

Altın Orda Devleti

Cengiz Han (1206-1227) daha hayattayken, fethettiği toprakları Moğol geleneklerine göre kendi oğulları arasında paylaştırmıştı. Mükemmel kumandanlığı ve tecrübeli devlet adamlığı ile kendisini ispatlayan oğlu Cuci (öl. 1227)’ye Altay Dağları ve Batı Sibirya’dan başlayarak îdil-üral bölgesi ve ötesi verilmiştir. Bunlara ilâveten Cuci Han’a batıda “Moğol atlarının basabileceği her yer”i fethetme hakkı da tanınmıştır. Böylece Deşt-i Kıpçak olarak da bilinen bu coğrafyada Cuci Ulusunun temelleri atılmıştır. Fakat Cuci ülusu’nun büyümesi ve tabii sınırlara erişmesi Cu- ci’nin oğlu Batu Han (1227-1255/56) zamanında gerçekleştirilen ikinci Kıpçak seferinin neticesinde mümkün olmuştur. İkinci Kıpçak Seferi (1229-1242), yeni teşekkül olan Cuci ülusu’na Volga Nehri ile Karpat Dağları ve Tuna Nehri’nin ağzına kadar uzanan Batı Deşt-i Kıpçak bozkırlarını açtığı için Batu, Altın Orda’nın ilk hanı olarak kabul edilmektedir. Yapılan seferler sonucunda, 1236 yılında Idil Bulgar Devleti, 1237-1238 yıllarında Rus knezlikleri hâkimiyet altına alınmıştır. 1240 yılında Kiyev fethedilmiş ve batıya yani Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Sırbistan ve Bulgaristan üzerine sefer yapılmıştır. Avrupalılar, başlarına gelebilecek olayların korkusunu yaşarken, Batu Han aniden ordusunu geri çevirmiş, çünkü başkent Karakurum’da Ödegey Kağan vefat etmişti. Neticede Batu Han’ın seferleri sonucunda Deşt-i Kıpçak, Hârezm, Kuzey Kafkaslar, Kırım ve Idil Bulgar Devleti’nin topraklarında Altın Orda Devleti kurulmuştur.

Batu Han’ın seferlerinin sonucunda kurulan bu devlet, aslında çok daha sonrasında “Altın Orda” olarak adlandırılacaktır. Devletin temellerinin Cuci Han tarafından atılmış olmasından dolayı Doğu kaynaklarında bu devlet Cuci ülusu olarak geçiyordu. Ele geçirilen bölgedeki nüfusun çoğunu göçebe Kapçaklar oluşturduğu için bu bölgeye Deşt-i Kıpçak, yani “Kıpçak Bozkırı” da deniliyordu. Ancak 1290’lar- da Orda adı ortaya çıkmıştır ki, bu kelime Cuci ülusu’nun sonuna kadar kullanılmış, hatta daha sonra da devam etmiştir. “Altın Orda” tâbiri ise ancak Batu’nun kurmuş olduğu devletin “izinin bile kalmadığı” dönemde kullanılmaya başlanmıştır. İlk defa bu tâbire 1564 yılı civarında yazılmış olan Kazan Kroniği’nde rastlan- maktadır. Bu tâbirin ortaya çıkması altın ve kıymetli kumaşlarla süslü olan hanın karargâhıyla ilgilidir. XIV. yüzyıl seyyahı İbn Battûta, hanın karargâhını şöyle anlatmaktadır: “Özbek Han, süslenmiş olağanüstü bir altın otağda oturur. Otağ, altın yapraklarla kaplı ağaç çubuklarından yapılmıştır. Ortasında ayakları gümüş, üstü değerli taşlarla süslü bir taht mevcuttu.”

Her ne kadar Altın Orda Devleti, bölgeye dışarıdan gelen Moğollar tarafından kurulsa da, bölgeye gelen Moğolların sayısı fazla değildi. Bu durum karşısında da işgal olunan memleketlerin (Kıpçak Bozkırlarının) Moğollaşmasmdan söz etmek mümkün değildir. Buradaki esas kitleyi Kapçaklarla diğer Türk boyları oluşturdu-
ğundan dolayı, buraya gelen Moğollar çok kısa süre içerisinde asimile olmuşlardır.
Berke Han döneminde İslamiyet’in kabulü ve Özbek Han zamanında bütün ülke ye yayılması ile Altın Orda, Türk İslam Devleti hâline gelmiştir.

Cuci Han’ın ölümünden sonra Cengiz Han, Deşt-i Kıpçak ülkesini torunları Ba- tu ile Orda Han arasında taksim etmiştir. Türk devlet teşkilatındaki iki bölümlü devlet idaresi temelinde yapılan bu taksimata göre, daha sonra fethedilecek Sağ Kol illeri, Volga boyu illeri ile birlikte Batu Han’a, Sol Kol illeri ile Sırderya boyundaki iller Orda Han’a verilmiştir. Cengiz Han, Batu’ya hâkimiyet alameti olarak Altın Busağalı Ak Orda’yı kurdurduğu için onun soyundan gelenler Ak Orda Hanedanı olarak anılmışlardır. Bu hanedanın hâkimiyet devresi de 1227 yılından Batu ailesinin sonuncusu Berdibek Han’ın (1357-1360) ölümüne kadar 133 yıl sürmüştür. Orda Han neslinden gelenler Gök Orda hanedanlığını teşkil etmişler ve Batu Han sülalesinden gelenlere bağlı kalmışlardır.


1255/56 yılında ölen Batu Han’dan sonra tahta sırasıyla oğulları Sartak ve Ulakçi çıkmıştır. Ancak onların hâkimiyeti uzun sürmemiş ve tahta Batu Han’ın küçük kardeşi Berke çıkmıştır. İslamiyet’i kabul eden ilk Altın Orda hanı olan Ber- ke’nin hâkimiyeti İlhanlIlarla mücadele ile geçmiştir. İki kardeş ülkenin sımrlarının kuruluş aşamalarında kesin belli olmaması, tarafların coğrafî, stratejik ve iktisadı önem arz eden Azerbaycan ve Gürcistan topraklarını paylaşamamaları, Memlûk Devleti’nin Altın Orda hanlarını düşmanları İlhanlIlara karşı devamlı kışkırtmaları gibi nedenler, Altın Orda-Hhanlı mücadelesinin sadece Berke döneminde değil, Ilhanlılarm yıkılışına kadar devam etmesine neden olmuştur. Ancak Berke Han, İlhanlIlara karşı Altın Orda topraklarını korumayı başarsa da, onlara karşı bir üstünlük sağlayamamıştır. Berke Han dönemi önemli gelişmelerden biri de komutanlarından Nogay Mirza’nın Bizans üzerine başarılı bir sefer düzenlemesidir (1261).

Berke Han döneminde Rus knezlikleri üzerindeki hâkimiyet artmış ve Rus toprakları da dâhil olmak üzere ele geçirilen bütün topraklarda toplanacak vergileri düzene oturtmak, acemi askerlerden birlikler sağlamak, ayrıca yetenekli zanaatkâr ve ustaları belirleyerek devlet teşkilâtında görevlendirmek üzere nüfus sayımı yapılmıştır. Vergilerin toplanmasını sağlamak için Altın Orda’nın hâkim olduğu bütün topraklarda darugalık adı verilen yeni bir teşkilat kurulmuş ve bu teşkilatın başına darugalar getirilmiştir.

Berke Han zamanında Altın Orda, bölgenin en güçlü devletlerinden biri hâline gelse de Büyük Moğol Hanı’na, yani Moğolistan’a olan bağlılık hâlâ devam ediyordu. Ancak ondan sonra tahta çıkan yeğeni Mengü Timur (1266-1282) Altın Orda’yı tamamen müstakil bir devlet hâline getirmeyi başarmış ve kendi adına para bastırmıştır. Mengü Timur da aynen Berke gibi bir taraftan İlhanlIlarla mücadele etmiş, diğer taraftan da Rus knezlikleri ile yakından ilgilenmiş ve bir nüfus sayımı daha yaptırmıştır.

Mengü Timur’dan sonra ise Tuda Mengü (1282-1287) ve Tula Buka (1287-1291) gibi hanlar hâkimiyet sürmüşlerdir. Mengü Timur’un kardeşi olan Tuda Mengü, Ötemiş Hacı’ya göre, akılsız, deli biriydi. Nitekim İslamiyet’i kabul ettikten sonra memleket işlerine bakmaktan vazgeçmiş; dervişler ve şeyhlerle arkadaş olmuş ve Tula Buka için tahttan feragat etmiştir. Bu dönemlerde Altın Orda’da arkalarına kabilelerinin desteğini alan emirlerin rolü artmış ve bunlar adeta hâkimiyete ortak olmaya başlamışlardır. Cengiz Han soyundan gelmediklerinden dolayı han olamamalarına rağmen bu emirler, özellikle zayıf hanların iktidarda bulundukları ve taht kavgalarının kızıştığı dönemlerde sahneye çıkıyor ve güçlerini sergiliyordu. Bu emirlerden ilki, Mangıt kabilesinden Nogay Mirza olmuştur. Daha Berke zamanında güçlenmeye başlayan Nogay, sadece iç politikada değil, Bizans ve Ruslarla münasebetler gibi dış meselelerde dahi hanlardan bağımsız hareket etmiştir. Örneğin Bulgar Knezliği’nin Altın Orda’nın vassalı hâline gelmesi de Nogay sayesinde mümkün olmuştur.

Her geçen gün gücü artan Nogay Mirza, Tula Buka’nın tahtını kaybetmesinde ve Mengü-Timur’un oğlu Tokta’nın tahta çıkmasında da önemli rol oynamıştır. Ancak Tokta Han (1291-1313), önceki hanlarla kıyasla çok daha güçlüydü ve tahtını Nogay’la paylaşmaya hiç niyeti yoktu. Bundan dolayı tahta çıktıktan çok geçmeden Nogay’dan kurtulmuş ve gerek iç meseleler, gerekse de dış meselelerle bizzat kendisi ilgilenmiştir. îlhanlı hükümdarları Gazan ve Olcaytu hanlarla Azerbaycan için “mücadele”yi devam ettirdiği gibi, kendisinden önce biraz da olsa zayıflayan Rus knezliklerinin “bağlılığını” da yeniden sağlamıştır.

Tokta Han, ölümünden önce oğlu îlbasar’ı rakipsiz veliaht yapabilmek için Ba- tu (Sayın) Han evlâdından herkesi öldürtmüştür. Fakat îlbasar kendisinden önce ölünce Sayın Han ailesinin sona erme tehlikesi ortaya çıkmıştı. Ancak Tokta’nın öldürttüğü kardeşi Tuğrulca’nın öldürülmesi sırasında gebe olan Gelin Beyalun, kısa bir müddet sonra doğan oğluna Özbek adını vermiş ve onu ölümden kurtarabilmek için Kabartay ülkesinde yakını olan İnal Beğ’in yanına göndermişti. Ilba- sar’ın ölümünden sonra bu durumdan haberdar olan Tokta Han, yakın emirlerini, derhal şehzadeyi getirmek üzere vazifelendirmiştir. Beyler Özbek Han’ı alıp döndükleri zaman Tokta Han ölmüş ve Özbek de 14 yaşındayken tahta çıkmıştır. Özbek Han gençken tahta çıksa da onun döneminde Altın Orda, adına yakışır bir şekilde “altın dönemi”ni yaşamıştır. Onun zamanında bütün ülkede İslamiyet yayılmış, ülkede imar işleri hız kazanmış, şehirlerde cami ve medreseler inşa edilmiştir.

Özbek Han’dan sonra büyük oğlu Tinibek Han kısa bir süre (1341-1342) hüküm sürdükten sonra tahta Canibek Han (1342-1357) çıkmıştır. Canibek Han zamanındaki en önemli gelişme ise yaklaşık bir asır süren İlhanlIlarla mücadelenin Altın Orda’nın galibiyetiyle sonuçlanması ve Azerbaycan’ın ele geçirilmesiydi. Ancak çok geçmeden emirlerden Kanglı Tulubay’ın kışkırtmasıyla Berdibek, babasını öldürmüş ve kendisi tahta çıkmıştır. Bununla da yetinmeyip Berdibek, Emir Tu- lubay’ın tavsiyesi üzerine 12 kardeşini de öldürmüştür. Ayrıca Berdibek’in takip ettiği politika ülkede hoşnutsuzluklara yol açmış ve daha kendisi hayattayken kendisine karşı yedi han rakip olarak ortaya çıkmıştır. Kendisinden sonra tahta çıkarmak istediği oğlunun kendisinden önce ölmesiyle han kendisini içkiye vermiş ve bu düşkünlüğü yüzünden üç yıllık saltanattan sonra vefat etmiştir. Böylece Batu (Sayın) Han sülalesi sona ermiştir.

Berdibek Han’ın ölümünden sonra Altın Orda Devleti’nde yaklaşık 20 yıl sürecek olan karışıklıklar devri başlamıştır. Yirmiden fazla hanın tahta çıktığı bu devirde hanların otoritesi yok denecek seviyeye inmiş; bu da Rus knezlikleri de dâhil olmak üzere bütün itaatindeki uluslar üzerindeki hâkimiyeti etkilemiştir. Bu dönemin önemli özelliklerinden biri de yine bundan yaklaşık bir asır öncesinde olduğu gibi güçlü bir emirin (Mamay Mirza) Altın Orda tarihinde önemli rol oynamasıdır. Mamay Mirza’nın 1380’de meydana gelen Kulikovskaya Muharebesi’nde Dmitriy Donskoy komutasındaki birleşik Rus ordusuna mağlup olması ise Altın Orda-Rus münasebetlerindeki dengeleri alt üst etmiştir. Her ne kadar Cuci Han’ın oğlu Tokay-Timur’un neslinden gelen Toktamış Han’ın (1379-1397) tahta çıkması ve Aitm Orda’da birliği tekrar sağlamasıyla Rus knezlikleri tekrar itaat altına alınsalar da Ruslar, kendi aralarında birlik oldukları zaman Altın Orda’yı yenebileceklerini anlamışlardı.

1382’de Toktamış, Rusları bozguna uğratsa ve Hârezm ile Azerbaycan hariç, evvelce Altın Orda Hanlığı’na bağlı olan topraklardan hepsini tekrar Altın Orda sınırları içerisine dâhil etse de, tahta çıkmasına yardım eden Aksak Timur’la mücadeleye girişmiş ve ona önce 1391’de Kundurça’da, 1395’te de Terek muharebesinde mağlup olmuştur. Vaktiyle Nogay ve Mamay’m yaptığı gibi, Altın Orda’daki karışıklık döneminden yararlanarak tarih sahnesine çıkan Mangıt kabilesinden Emir Edigey de Toktamış’ı mağlup edince Toktamış, hayatının geri kalanını Deşt-i Kıpçak’ın çöllerinde geçirmek zorunda kalmıştır.

Edigey Mirza, Toktamış Han’dan sonra Cengiz soyundan gelenleri tahta çıkartarak ülkeye hâkim olmuş, askerî ve siyasi bakımlardan ülkeyi geçici de olsa bir istikrara kavuşturmuştur. Edigey 1408 yılında Moskova’ya karşı başarılı bir sefer bile düzenlemiştir. Edigey’in ölmesiyle Altın Orda, parçalanma dönemine girmiştir. Bunun sebebi olarak sadece Timur’un seferlerini ileri sürmek yanlış olur. Toktamış Han’dan önce yaşanan fetret devirleri, emirlerin hanlara karşı isyan ederek itaat etmemeleri, 1380 yılında Ruslara karşı alman mağlubiyet ve Rusya’nın her geçen gün güç kazanması gibi sebepler de Altın Orda Devleti’ni parçalanma sürecine itmiştir


Altın Orda’mn parçalanmasıyla yeni uluslar meydan çıkmıştır. Bu uluslardan ilki olan Nogay Ordası, Yayık Nehri’nin havzasında kurulmuştur. Nogaylarm doğusunda, Kazakistan topraklarında Özbek ve Kazak (Kırgız) ordaları meydana gelmiştir. Aynı şekilde Batı Cuci Ulusu’nda da parçalanmalar olmuş ve Kazan, Kırım, Kasım ve Astrahan hanlıkları kurulmuştur. Kırım Hanlığı, neredeyse kuruluşundan hemen sonra Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetine girmiş ve bu sayede diğer hanlıklara kıyasla daha uzun ömürlü olmuştur. Diğer taraftan Altın Orda parçalansa da, Saray merkezli Altın Orda, varlığını Büyük Orda olarak 1502 yılına kadar devam ettirmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder