Tölesler, Gök-Türkler gibi bir hayat tarzını sürdürüyorlardı. Belirli
bir yerde ikamet etmedikleri, dağları ve vadileri takip ederek yaşadıkları
bilinmektedir. Hareketli hayat tarzları sayesinde ağır ve vahşi hayat
şartlarına karşı dayanıklıydılar. Orta Asya’da yaşamış bütün Türk
topluluklarının ortak özelliği olan at üstünde ok atmada usta olmalarıyla
tanınıyorlardı. Çin’in batı sınırlarına yakın olan Turfan civarında yaşayan
Töles gruplarının bitki yetiştirme ve tarım gibi işlerle uğraşmalarından da
Türklerin İslam’ı kabullerinden önce Orta Asya’da tarım yaptıkları
anlaşılmaktadır. Bu boylar tarımla ve bahçecilikle uğraştıklarından, daha çok
sığır yetiştiriyorlardı ve dolayısıyla ata ihtiyaçları azdı.
603 yılında Batı Gök-Türk kağanı Tardu’nun yenilgiye uğraması üzerine
Altayla- rın batısında Tanrı Dağları havalisinde yaşayan Töles boyları dağıldı.
Töles boylarının tarihleri büyük çoklukla Batı Gök-Türkleri içinde gelişti.
Ancak, Sir Tarduş, Ba- yırku ve benzeri boyların bunlara dâhil olmadığı
anlaşılmaktadır. Doğuda kalanların hepsi 627 ve takip eden yıllarda birer
müstakil siyasi güç olarak ortaya çıktılar.
Töles boylarının coğrafi dağılımı Orta Asya Türk tarihi açısından çok
önemlidir. Moğolistan’da Tola Irmağı’nın kuzeyinde küçük Töles kabileleri
yaşıyordu. Bir kısmı Hami’nin batısı, Karaşar’m kuzeyi ve Ak Dağ (Tanrı
Dağları) eteklerindeydiler. Töles boylarından bazıları biraz daha kuzeyde Altay
Dağları’nın güney batısını yurt tutmuşlardı. Bazı Töles kümeleri Semerkand’ın
kuzeyinde, Sır Derya’nın (Arıs ırmağı) yanında, diğer bazıları ise Hazar
Denizi’nin doğusunda bulunuyordu. Ayrıca, Karadeniz’in kuzey doğusunda yaşayan
Töles kabileleri de vardı.
Tölesler, Batı Gök-Türk Devleti’nin zayıflaması (603) üzerine tekrar
siyasi sahnede rol oynamaya başladılar. Tardu’nun mağlubiyeti ile bir ara
dağılan Töles boylarının orta grubu, yani Altay Dağları’nın güney-batısı ile
Tanrı Dağları’nın kuzeyinde yaşayanlarının, Batı Gök-Türk kağanı Ch’u-lo
tarafından itaate alındığını söylemek mümkündür. Töleslerin güçlenmelerinden
endişelenen Ch’u-lo Kağan, ağır vergiler koymak suretiyle onların mallarını
topladı. Arkasından Sir Tarduşlann kendisine itaatten vazgeçeceklerini
zannederek onların kabile liderlerinden yüzden fazlasını ortadan kaldırdı.
Bu ağır baskılara dayanamayan Töles boyu Ch’i-piler, erkinleri Ke-leng
liderliğinde Gök-Türkleri mağlup etmeyi başarabildiler. Diğer bir Töles boyu
olan Sir Tarduşlar da erkinleri Ye-shih’yı “Küçük Kağan” unvanıyla tahta
geçirdiler. Onun gücünden korkuya kapılan Hami, Koço ve Karaşar gibi küçük
devletçikler de ona bağlandı. Ancak, Ch’i-piler ve Sir Tarduşlar
bağımsızlıklarını uzun süre devam et- tiremediler; Batı Gök-Türk Devleti
yeniden kuvvetlenince ona bağlandılar.
Doğu Gök-Türk Devleti’nin yeniden güçlenmesiyle etkisiz bir duruma
gelip ona bağlanan Töles boylarından Tola ve Kerulen ırmakları civarında
oturanlar, 627 yılından sonra Çin’in desteği ile isyan ettiler. Doğu Gök-Türk
Devleti, bu isyan neticesinde iyice zayıfladı ve arkasında da kıtlık çıkınca
tamamen dağıldı. 627 tarihi Orta Asya’da yaşayan bütün Türk kökenli boylar için
dönüm noktasıdır. Bu tarihten sonra bu boylar bağımsız yaşayacak kadar öz
güvene sahip oldular. Bunların en güçlüleri Sir Tarduşlar, Bayırkular, Bugular
ve Uygurlar idi. Onlar ilerleyen devirlerde önemli tarihî roller üstlendiler.
Öncelikle Sir Tarduşlar, 646 yılına kadar bağımsız bir devlet kurdular. Töles
adı bahsettiğimiz tarihte önemini yitirse de çeşitli Türk toplulukları içinde
varlığını sürdürmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder