site içi arama

8 Nisan 2016 Cuma

Sultan Galiyev ve Milli Komünistler

Sovyet rejiminin ilk on yılında yerel güç, daha önce Ceditçilerin safında olup Devrimden sonra Bolşevikler safına geçen fakat geçmişinden tamamen kopmamış olan Tatar komünistlerinin elindeydi. Tatar milli komünizminin lideri ve en özgün düşünürü Mir Said Sultan Galiyev Komünist Partisi hiyerarşisinde en üst düzeye yükselebilen Müslüman temsilciydi.

Sultan Galiyev ve arkadaşları, sömürge baskısına maruz kalmaları dolayısıyla bütün Müslümanları ve proleterleri bir millet olarak görüyor, ezilmiş halkların dinini temsil eden İslam’a saldırmayı doğru bulmuyorlardı. Milli komünistler Marksizm ve İslam’ın ilkelerinden bazılarının uyuşabileceğine dikkat çekiyorlardı; İslam’da kolektivizm, eşitçilik, çalışkanlık ve zekât gibi “ilerici’’ bir vergi sisteminin olduğuna işaret ediyorlardı. Onlara göre Müslümanların asıl zaafı, siyasi ve iktisadi gerilikten kaynaklanıyordu. Bu gerilik din karşıtı propaganda ile değil, Müslümanları siyasi, iktisadi ve kültürel kurumlarm liderliğine çekmekle aşılabilirdi. Müslüman kitleler kendilerine has özerk bir komünist hareket içinde bir araya gelerek mücadele vermeliydi. Din karşıtı propaganda ile uğraşanların özellikle Hıristiyan misyoner geçmişe sahip Ruslardan oluşması da Tatarların dikkatinden kaçmıyor, Çarlık ve Bolşevik siyasetleri arasındaki paralelliği görüyorlardı.

Sultan Galiyev, 1923’te burjuva milliyetçisi olmakla suçlandı ve tutuklandı. Bu ilk tutuklanışı ile 1928’deki tutuklanıp partiden ihraç edilişi arasındaki dönemde de faaliyetlerini gizlice sürdüren Sultan Galiyev, yeni tezleriyle milliyetçi komünistleri örgütlemeye devam etti. Orta İdil, Azerbaycan, Dağıstan, Kuzey Kafkasya ve Türkistan’ı içine alan bağımsız bir Turan devletinin kurulmasını öngörüyordu. Bunu kendi birliğine açık bir tehdit olarak gören Moskova, 10 yıl içinde Sultan Gali- yev’i ve diğer Tatar milli komünistlerini ortadan kaldırdı.

Yerel aydınların yok edilmesine 1923’te Kazak Alaş-Orda Partisi’nin üyelerinin tasfiyesiyle devam edildi. Onlar Rus göçmenlerinin yerleştirilmesine şiddetle muhalefet ediyor, Kazakların elinden alınan toprakların geri verilmesinde ısrar ediyorlardı. Kırım Özerk Sovyet Cumhuriyeti’nin reisi olan Veli İbrahimov ve arkadaşları, Komünizmi hakkıyla uygulamadıkları gibi, Tatarların çıkarlarını kollayıp gözetmekteydiler. Fakir ve topraksız Tatarlara toprak dağıtması, yurt dışında yaşayan Tatar göçmenlerini Kırım’a getirerek yerleştirmesi ve Moskova’nın göçmen yerleştirme yönündeki talimatına karşı direnmesi, Veli İbrahimov’un sonunu hazırladı. Veli İbrahimov ve yardımcısı Baydarlı Mustafa burjuva milliyetçiliği ve karşı devrimcilikle suçlanarak 1928 yılı Ocak ayında tutuklandılar ve Mayıs ayında kurşuna dizildiler. Onlarla ilgili görülen 3500 kişi bu kıyımdan etkilendi; bunlardan bazıları idam edildi, bazıları hapse veya sürgüne gönderildi. Böylelikle, eğitimlerini Devrim öncesinde almış olan Tatar aydınları tamamen tasfiye edilmiş oldu.

1937-38 yıllarında siyasi baskılar had safhaya ulaştı; birçok aydın geceleri evlerinden alınarak götürüldü; bunlardan birçoğunun âkıbetinin ne olduğu çok sonraları anlaşıldı. Özbekistan’da parti yöneticileri olan Feyzulla Hocaev, Ekmel Ikra- mov, tanınmış yazarlardan Abdurrauf Fıtrat, Abdülhamit Süleyman Çolpan ve daha birçok aydın tutuklandı, kurşuna dizildi veya sürgün edildiler. Kazaklardan Ahmet Baytursunov ve Turar Rıskılov kayboldular.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder