site içi arama

5 Nisan 2016 Salı

Pax-Mongolica

Moğol Barışı olarak tercüme edebileceğimiz bu terim meşhur İpek Yolu üzerindeki Moğol egemenliğini ve bu egemenlik sayesinde tacirlerin rahat ve huzur içinde, bir kere vergi ödeyerek Çin’den Doğu Avrupa’ya kadar ulaşmalarını ifade eder. O güne kadar Çin’den hareket eden kervanlar Doğu Türkistan üzerinden Mâverâün- nehr bölgesine, oradan da ya Hazar Denizi’nin kuzeyinden Karadeniz’in kuzeyinden, ya da Hazar Denizi’nin güneyinden Iran üzerinden en önemlisi ipek olan ticaret emtiasını batıya naklederlerdi. Elbette her devlet ve sınır yeni vergi demekti. Tacirler ya yeniden vergi vererek yollarına devam ederler, ya da mallarını ulaştıkları ülkenin tüccarlarına satarak geri dönerlerdi. Ayrıca güvenlik de önemli bir sıkıntıydı. Kervanlar sıklıkla yağmaya maruz kalır, durumu şikâyet edebilecek bir merci de pek bulunamazdı. Ancak Moğol hâkimiyeti ile birlikte İpek Yolu’ndaki çok uzun bir mesafe artık hem güven içinde aşılabilmiş, hem de tacirler pek çok kere vergi ödemek külfetinden kurtulmuşlardır.
Tüccarlar, Moğollar için çok önemliydi. Onlar imparatorluğun ihtiyaç duyduğu malları temin ettikleri gibi, Moğol idareciler için komşu ülkeler hakkında bilgi ulaştıran ve diplomat vazifesi üstlenen kişilerdi. Bu nedenle tüccarlar Yam sisteminden yararlanabildikleri gibi, güvenlikleri de en üst düzeyde sağlanıyor, hatta nakit ihtiyaçları dahi karşılanıyordu. Kağanlık tüccarlarla ortaklık (ortok) anlaşması yaparak onlara ticari açıdan destek oluyordu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder