site içi arama

5 Nisan 2016 Salı

Moğol İmparatorluğu’nda Türkler

Moğol Imparatorluğu’nun kuruluş aşamasında esas unsur Moğollardı. Ama devletin kısa sürede genişlemesiyle birlikte pek çok Türk boyu Moğollara tabi oldu. Çünkü Çin haricinde Moğol Imparatorluğu’nun yayılma alanı, özellikle Türkistan ve Deşt-i Kıpçak sahası, hep Türk topraklarıydı. Dolayısıyla başta Uygur, Karluk, Kanglı ve Kıpçaklar olmak üzere pek çok Türk boyu Moğol egemenliğine girmiştir. Onlar imparatorluğun nüfusunu artırıp hâkim unsurun büyük oranda Türk olmasına neden oldukları gibi askerî ve idarî üst kademelerde de görev almışlardır. Böylece Türk etkisi Moğol imparatorluğu’nda kaçınılmaz olarak ortaya çıkmıştır. Zaten pek çok araştırmacı, bu Türk nüfuzundan dolayı siyasi teşekküle “Türk-Mo- ğol İmparatorluğu” adını vermiştir.
Kağan olmasından sonra Cengiz’e tabi olan ilk Türk boyu Uygurlardır. Ne var ki, bu tabiiyet işgal veya fetih yoluyla değil, daha çok Uygurların 1209 yılından itibaren Moğol hükümdarına itaatlerini sunma şeklinde gerçekleşmiştir. Önce Beşba- lık Uygurları kağana bağlılık bildirmişlerdir. O dönemde Cengiz daha çok kuvvetlenmediğinden Uygurların tabiiyetine çok sevinmiş ve kızlarından birini onların idikutu (lideri, hükümdarı) ile evlendirmiştir.
Moğol hâkimiyeti altındaki Uygurların çoğu Budist olup Müslüman olanlarının sayısı çok azdır. Uygurlar Cengiz Kağan’ın seferlerine katıldıkları gibi darugacılık ve başdarugacılık gibi idari görevler de üstlenmişlerdir. Ayrıca kağanın çocuklarına öğretmenlik yapıp Uygur-Moğol yazısının imparatorlukta geliştirilmesinde ve kullanılmasında etkin olmuşlardır. Zaten pek çok kaynakta Moğolların alfabelerini XIII. yüzyılda Uygurlardan aldıkları belirtilmiştir. Bundan başka Yükseköğretim hocaları ile doktorların da büyük kısmı Uygurlardandı. Aynı şekilde Karluklar, Kanglılar, Kıpçaklar ve diğer Türk boylarından insanlar da Moğol İmparatorluğu’nda askerî ve idarî kademelere getirilmişlerdir.
Moğol İmparatorluğu’nun ardıllarından Yüan Hanedanı zamanında Çin’de Uygur etkisi belirgindi. Kubilay Han’ın sarayında Uygurlar üst düzey görevler üstlenmişlerdi. Çin’deki Uygur asıllı Budist din adamları Türk dili ile dinî metinler üzerinde çalışmalar yapıyorlardı. Ayrıca Budizm metinlerini Uygurcaya da çeviriyorlardı. Kısacası, Çin’deki Moğol sarayının kültür dili Türkçeydi.
Altın Orda’da Türk nüfus o kadar yoğundu ki, yüz yıl geçmeden hanlık, her ne kadar hükümdar ailesi Moğol olsa da, artık bir Türk devleti niteliği kazanmıştı. Zaten Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Forsu’ndaki on altı büyük Türk devletine izafeten konulmuş on altı tane yıldızdan biri de Altın Orda Devleti’ni işaret eder. Yine, Türkistan merkezli kurulan Çağatay Hanlığı’nda da Moğol olan aristokrat tabaka haricinde neredeyse nüfusun tamamı Türk’tü. Moğol hükümdarlar yerel yöneticilerini kendilerine sadık Türklerden seçmişler, çok önemli bir olay meydana gelmedikçe onların yönetimlerine karışmamışlardır. Çağatay Hanlığı içinde Türk nüfusun yoğunluğu nedeniyle, ilerleyen yıllar içinde Çağatay ismi ile Türk ismi o kadar özdeşleşmiştir ki, Timurlular döneminde (1370-1507) Çağataylı terimi, Türkler için kullanılmıştır. Ayrıca bu devirde gelişen Türk dili ve edebiyatı da Çağatay dili ve edebiyatı olarak adlandırılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder