site içi arama

4 Nisan 2016 Pazartesi

KARLUKLAR (627-1212)


Karluklar, Gök-Türk hanedanına yakın boylar arasında gösterilmiştir. Altay Dağlarının güney etekleri Gök-Türklerin tarih sahnesine ilk çıktıkları yerdir. Zaten Karluklar, kaynaklarda Töles boyları arasında değil, Türgişler gibi Gök-Türk hanedanından gösterilirler. Dolayısıyla, Karlukların Gök-Türklerin bir kolu olduğunu söylemek mümkündür.
Tarih sahnesinde ilk göründükleri sırada Karluklar, Altay Dağları’nın batısında Pu-ku-chen Suyu kenarında gösterilmektedirler. Burası onların ilk yurtları olmayabilir. Ancak, 630 yılından önce Karlukların yaşadığı bölge konusunda bize fikir vermektedir. 627 yılını takiben Doğu Gök-Türk ülkesinde büyük bir boylar hareketi oldu. O sırada Batı Gök-Türk kağanı T’ung Yabgu’ya bağlı Sir Tarduşlar en kuvvetli boydu. T’ung Yabgu ile anlaşamayan Sir Tarduşlar, Doğu Gök-Türk ülkesine göç ederek İl Kağan’a itaat ettiler. Böylece Tanrı Dağları’nın kuzey doğusu boşalınca Altayların güney eteklerinde yaşayan Karluklar, bu geniş alana yayılarak güçlendiler.
Bu sırada Karluklar üç kabile halinde, Altayların güney batısı, Beşbalık’m kuzey batısı ve Pu-ku-chen Suyu’nun kenarında yaşıyorlardı. Karluklar, 627 yılından sonra bağlı oldukları Batı Gök-Türk Devleti’nin hükümdarı T’ung Yabgu’ya isyan ettiler. Batı Gök-Türklerinin önemli boylarından biri olan Karlukların baş kaldırması, çok kuvvetli bir durumda olan T’ung Yabgu’nun gücünü sarsmıştır.
Bundan sonra 648 yılına kadar kaynaklarda Karluk adına rastlanmaz. Sir Tar- duşlarm 646’ya kadar Doğu Gök-Türk ülkesine hâkim olmaları, Batı Gök-Türk ülkesinde hanedan soyundan gelen beylerin taht kavgası içine düşmeleri gibi olaylar sebebiyle Karluklar Çin’in dikkatinden kaçmış olmalıdır.

Doğu Gök-Türk Devleti 630 yılında yıkılınca Sir Tarduşlar, Çin tarafından tanınarak bağımsızlıklarını ilân etmişlerdi. Bir kısım Gök-Türk ahalisi de onlara bağlanmıştı. Ancak, Sır Kartuşlar hanedandan gelen Ch’e-pi adlı beyi kağan yaparak kendi başlarına geçirmek istediler. Ch’e-pi ise ortaya çıkan siyasi anlaşmazlıklara dayanamadı ve kaçarak Altay Dağlarının kuzeyinde üç tarafı sarp kayalarla çevrili bir yere sığındı. Sir Tarduşlar üç bin süvariyle onu takip ettilerse de yakalayamadı- lar. Ch’e-pi, bol otlu bu geniş yerde gücünü artırdı. Zaten burası onun eskiden idare ettiği saha idi. Askerlerinin sayısı otuz bine ulaştığında oradan çıkarak etrafa siyasi otoritesini yaymaya başladı. Batı taraflarındaki Karluklar ve Yenisey nehri kaynaklarındaki Kırgızlar kendisine tâbi oldular. Karluklar sıklıkla Sir Tarduşlarm sürülerini yağma ediyorlardı. Çinliler Orta Asya’da hiçbir gücün büyüyüp kendilerine rakip olmalarına izin vermek istemediklerinden harekete geçtiler. Ch’e-pi Çin’e bağlanmayı reddedince Çin elçisi Karlukları kendi tarafına çekerek onu ortadan kaldırmak istedi

Kendisi için kurulan tuzağın farkına varan Ch’e-pi, oğlunu bir orduyla göndererek Çinli elçileri ortadan kaldırdı. Çin imparatoru bu defa başka bir generalini Ch’e-pi’nin üzerine yolladı. Bu general önce Uygur ve Bugu gibi boylarla işbirliği yaptı; arkasından Karluklar da Ch’e-pi’yi terk ederek Çin ordusu tarafına geçtiler. Çin, Uygur, Bugu ve Karluklardan oluşan ordu A-hsi Dağı’na ulaştı. Rakiplerinden korkmayan Ch’e-pi, kendisine bağlı olan bütün halkı savaşa davet etti. Ancak, hiç kimse savaşmak istemeyince yanına hatununu ve birkaç yüz süvariyi alarak Altay Dağları’na kaçtı ise de, Çinliler onu yakalayıp Çin başkenti Ch’ang-an’a getirerek imparatora sundular; ancak öldürülmeyip hayatı bağışlandı.
Neticede T’ang hanedanı Doğu Gök-Türk ülkesinde Çin’e karşı başlatılan bir bağımsızlık hareketini daha bastırmış oldu. Çin İmparatorluğu, bu ülke coğrafyasında yaşayan bütün boylarla doğrudan temasa geçti. Boy idarecilerine Çince unvanlar verildi, boyların yaşadığı yerlerde askerî valilikler kuruldu. Karluklar da teşekkül halinde bulundukları üç boy ile birlikte Çin imparatoruna bağlandılar. Karluk boylarrnrn reisleri askerî vali (Tu-tu) tayin edildiler. Daha sonra söz konusu kabilelerin üçü de güneye doğru hareket etti. Vardıkları yer muhtemelen Tanrı Dağları silsileleri idi. Epey kuvvetli hale gelmiş olmalılardı ki, onlar hakkında “Batı Gök-Türk ve diğer küçük devletler onlardan korkar hâle gelmişti” ifadesi kullanılmıştır.
Bundan sonra Karluklar “Üç Kabile Yabguluğu” unvanını aldılar. Bu unvan onların siyasî ve askerî bakımdan oldukça kuvvetlendiklerini göstermektedir. Her ne kadar Karluklar, Ch’e-pi’ye ihanet edip Çinlilerin tarafına geçtiler ve daha sonra onlardan unvanlar aldılarsa da bazı gruplarının ayrı hareket ettikleri görülmektedir. Şöyle ki, 650’den sonra Çin’e karşı isyan eden Batı Gök-Türk beyi A-shih-na Ho-lu’ya bağlı boylar arasında Karluklar da görülmektedir. Bazı Karluk boyları Batı Gök-Türk Devleti’nin doğu tarafında yer aldılar. A-shih-na Ho-lu, 652’de Karluk ve benzeri boylarla Turfan’ı işgal etti. Bu boylar 654 yılında Çin ordusu kumandanı Liang Chien-fang ve Uygurlar tarafından mağlup edildiler. 657 yılı Karlukların tam olarak Çin’e itaat ettiği tarihtir. En az dört ayrı kola bölündükten sonra artık bir daha birleşemediler.
Bu tarihten sonra çok uzun sayılabilecek bir süre Karlukların adına Çin kaynaklarında rastlanmaz. Ancak, 711 yılında Çin’e elçi gönderdiklerinden bahsedilir. Çünkü Kapgan’ın zalimce idaresine başkaldırmalardı. Yaklaşık 46 yıllık devrede Karlukların nerede oldukları ve ne yaptıkları sorusuna, onların II. Gök-Türk Dev- leti’ne itaat ettikleri şeklinde cevap vermek mümkündür.

714 ve 715 yıllarında bazı Türgiş kabileleri (On Ok, On Kabile) ile birlikte Karluklar da Çin’e bağlılıklarını bildirmişlerdi. Arkasından üç Karluk kabilesi T’ang hanedanına sığındı. İmparator onları Türgişlerin üzerine yolladı. Ancak, Türgişler kendilerini başarıyla savundular. 715 yılında Karluk reisi Tamıg Iduk Baş, Gök- Türklere saldırdı. Kül Tegin’in üstün başarılar gösterdiği savaşta Karluklar ağır bir bozguna uğradılar ve Çin’e bağlanmak zorunda kaldılar. Karlukların, II. Gök-Türk Devleti’ne karşı ayaklanmaları durmak bilmiyordu. 716’da Kül Tegin bir defa daha Karagöl’de Karlukları mağlup etti.
720 yılında Çinlilerin tahrikleri neticesinde bazı isyanlar çıktı. Karluklarla Gök- Türkler arasında Çin’e yakın yerlerde çarpışmalar meydana geldiğinde Tudun Yam- tar’ın idare ettiği Gök-Türk ordusu Karlukları bir kez daha yendi. Bu hadiseden 742’ye kadar Gök-Türklerle Karluklar arasında bir çatışma olmadığı görülmektedir.
734’te Bilge Kağan’ın ölümünden sonra II. Gök-Türk Devleti gerilemeye yüz tuttu ve başa geçen kağanların yetersizliği sebebiyle devlet idaresi çatırdamaya başladı. Bu dönemde sayı ve nüfuz bakımından kuvvetli olan boylar hareketlenmeye başladılar. Bunlar Karluklar, Basmıllar ve Uygurlardı. Bu üç boy, devlet adamlarının birbiri ile mücadele ettiği II. Gök-Türk Devleti’ne karşı isyan edip Kutlug Kağan’ı öldürdüler. Zafer kazanıldıktan sonra ittifakla Basmılların reisini kağanlık makamına oturttular. Uygurlar, doğu (Sol) kanat yabguluğunu alırken, Karluklar (Sağ) batı yabgusu oldular.
Bu arada Uygurlar, Çinlilerle gizlice temasa geçmiş ve ardından Karluklarla bir- leşerek Basmıl kağanını öldürmüşlerdi. Neticede Karluklar Sol Yabguluğu, yani daha yüksek mertebe olan mevkii elde ettiler. Ayrıca, Uygur Devleti’nin öncü kuvvetini meydana getiriyorlardı.

Uygur-Karluk dostluğu fazla devam etmedi. Altaylarda oturan Karluk gurubu, Uygurlara saldırmaya niyetlenince 746-747 yılında mağlup edildiler ve batıda Türgişlerin bölgesine kaçtılar. 751 yılında Bolçu’da bir kere daha Uygurların hükümdarı Bayan Çor’un baskınına maruz kaldılar. Basmıllarla anlaşan Karluklar, yine Uygurlara savaş açtılarsa da netice alamadılar. Daha sonra Türgişler ve Karluklar tekrar hücuma kalktılarsa da, Bayan Çor Kağan, Basmılları ve Karlukları Yogra Ya- rış’ta yenmeyi başardı. Buna rağmen bazı kişiler kaçıp Karluklara sığınınca bir savaş daha olmuş, nihayet başsız kalanlar Türgişlere sığınmışlardı. Bunun sonrasında Uygurlarla Karluklar arasında son bir savaş daha olmuş, Karluklar bir daha onların karşısına çıkamamışlardı. Bu arada Karluklar Çinlilerle elçi teatisinde bulunuyorlar ve dış destek arıyorlardı.
Bundan sonra ancak, 791 yılında Çin kaynaklarında Karluklara ait bilgi vardır. Bu kayda göre Tibetlilerle ittifak yapan Karluklar, birlikte Kağan Stupa şehrini (Beşbalık’m kuzeyi) aldılar. Zaten artık onların Çinlilerle komşuluğu kalmamıştı. XI. ve XII. asırlarda Kuku Nor civarında görülen Karluk bakiyelerinin bunlar olduğu sanılmaktadır.
Taşkent’te Batı Gök-Türk hanedanından gelen ve Tudun unvanını taşıyan biri tarafından yönetilen devlet, kuzeyde Sır Derya kıyısındaki Kara Türgiş Devleti’yle çatışmaya başladığında (740’tan sonra) doğudaki Karlukları kendine müttefik yaptı ve böylelikle üstünlük sağladı. Yeni kurulan devlette Karluklar da görev almışlar ve Yabgu olmuşlardı. Ancak, çok geçmeden Taşkent şehir devletçiği Çin’e tâbi olmayı (vassallığı) kabul etti.

751 senesinde Orta Asya tarihinin akışını değiştirecek bir hadise meydana geldi. T’ang imparatoru adına Doğu Türkistan’ı idare eden Çinli vali, Taşkent tudunu- nu hapse attı. Tudunun oğlu batıdaki diğer devletçiklere kaçarak durumu anlattı. Bu devletçikler, Doğu Türkistan’ı Çin elinden kurtarmak için Arap kuvvetlerini ikna ettiler. Çinli vali uzun bir yürüyüşten sonra Talas şehrine yaklaştı. Atlah denilen mevkide Arap ordularıyla Çin ordusu beş gün süren bir savaş yaptılar. İşte bu çarpışmaların şiddetli anında Isık Göl Karlukları Arapların tarafını tutarak Çin’e karşı cephe aldılar. Ön ve arka cepheden saldırıya maruz kalan Çin ordusu yenilip geri çekilmek zorunda kaldı.
Bundan sonra Karluk grupları Tanrı Dağları’nın kuzey silsileleri, Isık Göl tarafları ve Talas Irmağı boylarına doğru yayıldılar. Onların ağırlık merkezleri artık Batı Türkistan idi. Tokmak, Evliya-ata ve diğer şehirleri ele geçirdiler. 766’ya doğru bir Karluk Devleti kuruldu.

809 yılında Feyzabad yakınındaki Vascirt adlı yerde Karlukların yaşadıkları bilinmektedir. X. yüzyılda Ibn Rüsteh, Amu Derya’nın kollarından Vahşab civarında Karluklarının yaşadığını zikretmektedir. Hudûdü’l-Alem adlı eserde ise Karlukların Hilend ve Belh’e kadar yayıldıkları bildirilmektedir. XII. yüzyıldaki olaylarda Buhara Karluklarının adları geçer. Karluklar, Çağaniyan ile Tirmiz, Nahşab ve Kiş’de Batı Karahanlı hükümdarları ile savaştılar. Celaleddin Harezmşah Gazne’ye geldiğinde karşısında yine Karlukları bulmuştur. Onların reisi Seyfeddin Hasan kendisine itaat etmişti. O Moğollardan kaçarken topraklarının bir kısmını Karluk Seyfeddin Hasan’a bıraktı. Yüzyılın sonunda onların Belh ve Tirmiz’e doğru kaydıkları anlaşılmaktadır.
Çin’in Tanrı Dağları civarından elini çekmesi, bu havalide ve kuzeyde yaşayan boyların işine yaradı. Bundan sonra Tokmak (Suyab) ve Talas bölgesine gelen Karluklar, Türgişlerin Nu-shih-pi boyunun bulunduğu sahaları ve Batı Gök-Türkleri- nin eski merkezlerini ele geçirdiler ve Balasagun’u başkentleri yaptılar. Türgiş boyları onlara tâbi oldu. 766-775 yılları arasında Kaşgar’ı aldılar. Fergana’yı da Abbasî- lerin elinden alıp, Oğuzlarla ittifak ederek Peçenekleri yendiler. Tibetlilerle işbirliği yaparak Beşbalık’m kuzeyindeki Kağan Stupa şehrini işgal ettiler. Kısacası 766’yı takip eden yıllarda müstakil bir Karluk Devleti bulunmaktaydı.

Aslan İl Türgig, 780’li yıllarda Karluk hükümdarı idi ve Kaşgar, Yarkent ve Talaş bölgelerini yönetiyordu. 791 yılında Karluklar Tibetlilerle işbirliği yaptılar ve Uygurlarla çarpıştılar. Karabalgasun Yazıtı’nın Çince kısmında Karlukların 791-812 tarihleri arasında Uygurlara mağlup oldukları bildirilmektedir.
840 yılındaki Kırgız baskını sonrasında Uygurlardan bir kısmı Karluklara sığındı. IX. yüzyılın ikinci yarısından sonra Tanrı Dağları’nın doğu kısmına gelen Uy- gurlar Karlukları tehdide başladılar. İli ve Isık Göl havalisindeki savaşlarda kesin netice elde eden taraf olmadı. Aynı devirde Kırgızlar da kuzeyden sürekli olarak Karlukları taciz ettiler ve Bancul kasabasını ele geçirdiler. 817-836 arasında bir Karluk elçisinin Tibet kralını ziyarete gittiği bilinmektedir.
Karluklar batı tarafında Abbasîlerle münasebet kurdular. Fergana’yı ele geçiren Karluklar bir süre sonra buraları kaybettiler. 775’te Halife Mehdi’nin üstünlüğünü tanıyanlar arasında Karluk yabgusu da vardı. Aynı yabgu 792-793’te Fergana’yı ele geçirince üzerine gelen Amr b. Cemil’i yenmeyi başarmış, ancak Yahya el-Berme- kî’yi durduramamıştı. Daha sonra patlak veren Rafi b. Leys isyanına Karluklar da katıldılar. Halife Memun zamanında bu tür mücadeleler devam etti. 816’da Ot- rar’da Karluklar, vezir Fadl b. Sahl karşısında ağır bir yenilgiye uğradılar. Karluk yabgusu Kimek ülkesine kaçtı. 822’de Fergana Karluklar tarafından bir kez daha işgal edildi ise de Horasan valisi tarafından geri alındı.

Karluklar IX. asrın ikinci yarısında zayıflamaya başladılar. Kendi içlerinde karışıklığa sürüklendikleri gibi doğudan gelen Uygurların hücumları da onları sarstı. Nihayet, Samanîlerden İsmail b. Ahmed’in 893 yılında Sır Derya’nın doğusuna yaptığı seferde 10 bin Karluk öldürmesi onlara ağır bir darbe vurdu ve Talas şehri Sa- manîler’in eline geçti.
893’ten sonra, Karluklara bir başka darbe de Oğuzlar tarafından geldi. Bu arada Oğuz yabgusunun dahi öldüğü savaşlar yapıldı. Kaşgar şehri tarafında da Yağmalarla savaş devam etmekte idi. 943’e doğru Kaşgar’dan hareket eden Karahanlı- lar Çu vadisine girerek Karluklara son verdiler.
Kaynaklarda Karluklara ait 15 yer ismi gösterilmiştir. Karluk ülkesinin doğusunda Tibet’in bazı kısımları, Yağma ve Dokuz Oğuz sınırları, güneyinde Yağmaların bazı kısımları ile Maveraünnehir ülkesi, batısında Oğuz sınırları, kuzeyinde Tuhsi, Çigil ve Dokuz Oğuz ülkeleri vardı. Burası bayındır ve ılıman iklimli bir yerdi. Karluk hükümdarları önceleri Cabguy veya Yabgu unvanını alıyorlardı. Onların bir kısmı avcı, bir kısmı çiftçi, bir kısmı çobandı. Zenginlikleri koyun, at ve çeşitli kürklerdi. Bu dönemde Karluk hükümdarları Atasagun unvanını taşıyordu.

Büyük Uygur Kağanlığı yıkılınca (840) Karlukların siyasi nüfuzu arttı ve bu bölgede kurulan Karahanlı Devleti’nin esas kütlesini meydana getirdiler. Pendnâme adlı eserde bildirdiğine göre Gazneli Devleti’nin kurucusu Sebük Tegin, bir Karluk şehri olan Barshan’dan çıkmıştır. Karluklar zamanla Karahanlı Devleti’ne cephe almışlardı. Bu durum doğudan gelen Karahıtayların işini kolaylaştırmıştır. Özellikle Katavan savaşında olumsuz etki yaptıkları ve 1137 yılından sonra Karahıtayların Horasan’a kadar sokulmalarına sebep oldukları bilinmektedir. Günümüzde Özbekistan’da ve Fergana vadisinde hâlâ Karluklar soyundan gelenler yaşamaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder