1097 yılında kurulan Harezmşahlar İmparatorluğu, 1218 yılında en parlak
dönemini yaşıyordu. Merkezî toprakları Amu-Derya’mn mecrası boyunca Aral
Gölü’nün güneyinde yer alan Harezm’de kurulan imparatorluğun başkenti
Gürgenç’ti. 1218 yılma kadar, Kara-Hitay Devleti, Harezmşah Muhammed ile Cengiz
arasında paylaşılmış, böylece komşu olunmuştu. İki imparatorluk arasında
elçiler gidip gelmiş, dostluk ilişkileri kurulup ticaretin geliştirilmesi
kararı alınmıştı.
Her Türk imparatorunun hedefi olan Çin’i fethetmeyi Cengiz Kağan’ın
başarması ve onun çok da kuvvetli olmadığına dair yanlış istihbarat raporları,
Muhammed Harezmşahîn Moğollara karşı tavır almasında başat etkenler olmuştur.
12181219 kışında Cengiz Kağan’a ait 450 kişiden oluşan bir ticaret kervanı
Harezmşah- lara bağlı Otrar valisi İnalcık tarafından yağmalanmıştı. Bazı
kaynaklara göre valinin açgözlülüğü, bazı kaynaklara göre ise kervanda casuslar
olduğunu ileri sürmesi valiyi böyle bir harekete sevk etmiştir. Casusluk
meselesinde vali muhtemelen haklıydı. Çünkü Moğol kağanı komşusunun gücünü
öğrenmek istiyordu. Neden her ne olursa olsun kervandaki mallara el konulmuş ve
Cengiz Kağan’a haberi ulaştıran biri dışında herkes öldürülmüştü. Durumu
öğrenen Moğol imparatoru, soğukkanlılığını koruyarak Muhammed Harezmşah’a bir
elçilik heyeti göndermiş ve valinin kendisine teslimi ile yağmalanan malların
iadesini istemişti. Ne var ki, kağanın isteği yerine getirilmediği gibi
gönderdiği elçilerden biri de öldürülmüştü.
Harezmşahlar imparatorunun bu hareketi geri dönülmez gelişmelere
sebep olmuştur. Cengiz’in sefer düzenlemesi artık kaçınılmazdı. Üstelik
Muhammed Ha- rezmşah’m uluslararası hukukta dokunulmaz olan tacir ve elçileri
öldürmesi onu haksız konuma düşürmüştü. Sonunda Cengiz, büyük bir ordu
hazırlayıp Harezmşahlar seferine çıktı.
Anayurdundan çok uzakta ve olduğundan daha güçlü zannettiği Harezmşahla- ra
düzenleyeceği sefere çok iyi hazırlanan Cengiz Kağan, fetih hareketinde Çin
seferi tecrübelerini kullandığı gibi, sefer sonunda elde ettiği Çinli uzman ve
savaş tekniklerinden de yararlanmıştır. Buna karşılık Muhammed Harezmşah
büyük bir imparatorluğa sahip olmasına rağmen onun egemenliği ülkenin pek çok
yerinde daha yeni sağlanmış, ancak tam anlamıyla pekişmemişti. Ayrıca, Cengiz
Kağan’ı bir meydan savaşı ile karşılamak yerine ordusunu imparatorluk
şehirlerine dağıtıp bölge savunması şeklinde strateji geliştirmişti. Çünkü
ordusunun Moğollar ile bir meydan savaşında başarı kazanacağına inanmıyordu.
Nedeni, ordusunun büyük oranda ücretli askerlerden oluşmasıydı. Orduyu
oluşturan Türk ve Tacik gruplar birbirine rakiplerdi ve aralarında çekişme
vardı.
Ordusunu üçe ayırıp üç koldan Harezmşahlar İmparatorluğu’nun üzerine
yürüyen Cengiz Kağan, Otrar şehrinden başlamak üzere imparatorluk şehirlerini
birer birer ele geçirdi. Mesela, bu şehirlerden Buhara Şubat 1220, Semerkand
Mart 1220, başkent Gürgenç ise Nisan 1221’de teslim oldu. Moğol fetih hareketi
o kadar ani ve şiddetli olmuştu ki, Muhammed Harezmşah’ın kuşatmaya uzun süre
dayanacağını tahmin ettiği şehirlerin birbiri ardına kısa sürede düşmesi onun
direncini kırmış ve kaçmasına neden olmuştur. Sonunda, Hazar Denizi’nde
sığındığı bir adada kederinden ölmüştür. Oğlu Celâleddin Harezmşah, Moğollara
karşı kısmî başarılar kazansa da, o da tutunamamış ve Ağustos 1231’de
öldürülmüştür
Türkistan’ın istilasından sonra Cengiz Kağan, daha batıdaki bölgeler
hakkında bilgi edinmek amacıyla bir keşif seferi tertip ettirmiştir. I. Deşt-i
Kıpçak Seferi olarak da anılan bu seferin komutanlığına iki ünlü generali, Cebe
ve Sübütey, atanmıştır. Kuzey Iran üzerinden, Hazar’ın çevresi boyunca kuzeye
ilerleyen ordu 1223 yılında bugünkü Ukrayna topraklarında, Kalka Nehri kenarında
müttefik Kıpçak- Rus ordusuyla savaşmış ve onları yenilgiye uğratmıştır. Bu
zaferle Doğu Avrupa’nın fethi gündeme gelmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder