Papanın bağışlamaları,
Tanrının kanunlarına karşı gelen insanları affetmenin
bir yoludur ve sık
sık gerçekleşmemesi gerekir.
Ancak Katolik
Kilisesi standartlarını çok yüksek tutamamıştı. O çağda papaların
metresleri,
gayri meşru çocukları oluyordu. Bu şartlar altında bağışlanma
kağıtları
Vatikan hazinesine yapılan bağışlarla kolaylıkla elde edilebiliyordu.
1503 yılında İspanyol
Ferdinand kız kardeşi Katherine'in 11 yaşındaki İngiltere
Prensi Henry ile
evlenmesi için Papa II. Julius'dan izin istedi. Bir bağışlama
gerekiyordu
çünkü Katherine zaten Henry'nin ağabeyiyle evliydi ancak kocası
ölmüştü. Papa
ise Hıristiyanlığın bir adamın kardeşinin karısıyla evlenmesini
yasakladığını ve
bu tür birleşmelerin Tanrının onlara çocuk vermemesiyle
lanetleneceğini
açıkladı.
Ama Papaya
müttefiklik sözü verilip büyük bir çeyiz sunulunca -bu çeyiz
doğrudan Papanın
sandıklarına gitmişti- Papa bağışlamayı kabul etmişti.
İngiltere'nin
gelecekteki kralı Henry Tudor iki yıl sonra kendinden beş buçuk yaş
büyük Aragon'lu
Katherine ile evlendi.
İspanya, İngiltere
ve Roma bu evliliği pek ciddiye almadı ve elde ettikleri maddi
kazanımlarla
ilgilendi. Düğün ise planlanandan dört yıl sonra 11 Haziran
1509'da gerçekleşti.
Henry düğünden iki ay önce İngiltere kralı olarak taç giydi.
Genç çift için
her şey toz pembe görünüyordu.
Henry iyi bir
kraldı. Bir sanatçı, sporcu ve bilgili bir adamdı. İhtiraslı, yaşama
sevinciyle dolu,
kendinden önce gelen krallar kadar iyiydi. Katherine ise tutkulu
bir şekilde onu
yaptıklarında destekliyordu. Öyle ki, verimlilik simgesi olan narı
kendi sembolü
olarak kullanıyordu. 1518'e kadar altı kez hamile kalmış ve üç
kız, üç erkek doğurmuştu.
Ne yazık ki, bunlardan sadece bir kız hayatta
kalmıştı. Bu kızın
adı Mary idi.
Arkasından gelen
bir oğlunun olmaması Henry'nin hoşuna gitmemişti. Ayrıca
kendinden beş yaş
büyük olan, hem de altı doğumdan sonra iyice yaşlı
görünmeye başlayan
bir kadınla evli olmak da onu sıkıyordu. Çirkinleşmiş ve
kendini iyice
dine vermişti Katherine. Genç ve tutkulu Henry'nin yüzünü bir
arayış içinde
genç kadınlara dönmesi kaçınılmazdı, başka bir seçeneği yoktu.
Çünkü halkına bir prens
borçluydu.
Henry'nin ilgisi
sarayda Anne Boleyn adıyla bilinen bir genç kadına yönelmişti.
Henry bu kadını
"bir meleğin ruhuna sahip, tahta yakışan bir genç hanım"
olarak tanımlıyordu.
Ama Anne hırslı bir kadındı ve kralın metreslerinden biri
olmaya hiç
niyeti yoktu. Anne kraliçe olmak istiyordu, Henry de taht için erkek
varisler. Bu
kusursuz bir eşleşmeydi. Ancak bir sorun vardı, Henry hala
Katherine ile evliydi
ve Katherine'in Henry'yi bırakmaya hiç niyeti yoktu.
Sorun değil,
diye düşündü Kral.
Kralın danışmanlarından
biri olan Kardinal Wolsey hernen yeni papa Clement'e
bir başvuru yaptı.
Henry'nin Katherine ile olan evliliği geçersiz sayılmalıydı,
çünkü ilk bağışlama
hatalıydı! Bu "hata"nın düzeltilmesi Katherine'in kızı
Mary'nin de tahtın
varisi olmadığı anlamına gelecekti. Çünkü geçersiz bir
evlilikten doğan
bir çocuk muamelesi görecekti.
Katherine'in
ajanları ve ailesi çoktan Vatikan'la bağlantı kurup kralın bu
bağışlamayı
sadece kişisel zevkleri için, ona layık olmayan bir kadınla beraber
olmak için
istediğini açıklamıştı. Wolsey ise olaya, tahta bir erkek varisin
gerekliliği,
Anne Boleyn'in erdemleri ve Katherine'in hastalığı yüzünden krala
karşı olan karılık
görevlerini yerine getiremediğinden bahsederek yaklaşmıştı.
Konuşmalar, anlaşmalar
uzadı ve tüm Avrupa'yı politika, maliye ve sosyal
çatışmalar açısından
karıştıracak hale geldi. Bunlarda Anne'in reformcu
inançlarının da
etkisi büyüktü. Anne ile ilgili haberler İspanyol elçileri
tarafından hemen
Roma'ya uçuruldu. Katherine'in kraliçe olarak kalması onlar
için gerekliydi.
Bir süre sonra
Henry'nin sabrı taştı. Roma, İngiltere ile olduğu kadar İspanya ile
de arasını iyi
tutmaya çalışıyordu. Esas sorun Clement'in kendinden önceki bir
papanın aldığı kararı
bozmak istememesiydi.
Anne'in acele
ettirmesiyle ve taht için gerekli bir erkek varis beklentisinin
verdiği tutkuyla
sonunda Roma ile giriştiği tüm görüşmeleri kesti ve yeni bir
kilise kurdu.
Anglikan Kilisesi. Hemen kendisini kilisenin başı ilan etti, Anne ile
evlendi ve ilk
evliliğini geçersiz ilan etti.
Henry aforoz
edildi ancak bu çok umurunda değildi çünkü artık kendi kilisesi
vardı ve istediğini
yaptırabilirdi.
Anglikan
kilisesinin ömrü Anne Boleyn ile yaptığı evliliğin ömründen daha uzun
sürdü. Anne 19
Mayıs 1536'da idam edildi ve böylece Henry serbest kaldı. Henry
ile aşağı yukarı
üç buçuk yıl evli kalmışlardı. Ardında sadece bir kız evlat
bıraktı. Erkek
varis doğuramamıştı. Papanın aforoz etmeden birkaç yıl önce
"İnancın
Savunucusu" unvanını verdiği Henry'nin Anne Boleyn'le evlenme fikri
tarihin büyük
fiyaskolarından biri oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder