Tarihte Türk adını
resmî devlet ismi olarak ilk defa kullanan Gök-Türkler, bağımsızlıklarını
kazanmadan önce Moğol asıllı Juan-juanlara bağlı idiler. O sırada Altay
Dağları’nın güney eteklerinde yaşayan Gök-Türkler demir üretiyorlardı.
Gök-Türklerin kesin olarak tarih sahnesine çıkışlarından önceki dönemlerine ait
bilgiler efsane ve rivayetlerle karışıktır. Çin kaynaklarından ve arkeolojik
kazılardan anlaşıldığına göre Gök-Türklerin kökeni Altay Dağları’nın kuzey
bölgelerine dayanmakta, Hunlarm kuzey kolundan geldikleri ifade edilmektedir.
542 yılı civarında Kuzey Çin’e akın yapabilecek kadar güçlenen Gök-Türkler,
giderek siyasi durumlarını da kuvvetlendirdiler ve 545 yılında Çin’deki Batı
Wei devletiyle ilk resmî ilişkiyi kurdular. Arkasından reisleri Bumın
liderliğinde Töles boylarını kendilerine bağlayarak askerî açıdan ve nüfus
bakımından güçlerini artırdılar. Böylelikle kendine güveni artan Bumın, tâbi
olduğu Juan-juan hükümdarı nın kızıyla evlenmek istediyse de, teklifi hakaret
edilmek suretiyle reddedildi. Bunun üzerine ani bir kararla Juan-juanlara hücum
eden Bumın, çok kısa zamanda onların devletini yıkarak yerine Gök-Türk
Devleti’ni kurdu (552). İl Kağan unvanını alan Bumın, devletin ilk hükümdarı
oldu ve kuruluşun ilk yılında öldü. Yerine büyük oğlu Kara Kağan, Gök-Türk
tahtına geçti ise de, onun da hükümdarlığı uzun sürmedi. 553 yılında ölmesi
üzerine, kardeşi Mukan Gök-Türk tahtına oturdu. Yaklaşık yirmi yıl kağanlık
yapan Mukan zamanında Gök-Türk Devleti, her yö nüyle çok parlak bir dönem
yaşadı. Kore’den Karadeniz’e kadar uzanan sahada yaşayan bütün Töles ve diğer
Türk boylarım, kuzeyde Kırgız Türklerini ve yabancı kavimleri devlete bağladı.
Gök-Türk Devleti kısa zamanda dünyanın en güçlü devleti oldu. 557 yılında Ak
Hun (Eftalit) devletini yıkarak İpek Yolu’na hâkim oldular. Batı tarafındaki
fetihler Mukan Kağan’ın amcası İstemi Yabgu kumandasındaki ordular tarafından
yapılıyordu. Bu arada, kuzey Çin’de bulunan Chou ve Ch’i devletleri üzerinde
ağır bir baskı kuruldu. Mukan Kağan her iki devletten de kendi milleti menfaati
doğrultusunda faydalanmayı bildi. Mukan Kağan, bütün Gök-Türk Devleti’nin
hükümdarı olmakla beraber, daha çok devletin doğu kısmıyla ilgileniyor, batı
kısmını ise devletin kuruluşundan beri, Tanrı Dağları’nın kuzeyindeki Aktağ’da
oturan İstemi idare ediyordu. Yabgu unvanını taşıyan Istemi’nin bütün icraatı
doğudaki kağanlık adına idi. İstemi Yabgu, kendisine karşı düşmanca tutum
takınan Sasanî hükümdarı Anûşirvan’a karşı Bizans İmparatorluğu ile temasa
geçti. 567 yılında İstanbul’a bir elçi heyeti gönderdi. Bu elçilik heyeti,
tarihte Orta Asya’dan İstanbul’a gönderilenlerin ilki idi. Buna karşılık
Bizanslılar da İstemi Yabgu’nun merkezine elçi gönderdiler. Türk-Bizans
ittifakı, Sasanî İmparatorluğu’nu zor durumda bırakmış ve daha sonraları İslam
kuvvetlerinin İran’ı fethetmelerini kolaylaştırmıştır. Tibet’in doğusunda
yaşayan ve o devirde önemli bir askerî güç olan T’u-yü-hun kavmi de Gök-Türk
ordularına boyun eğdi. Artık, tamamen bir cihan devleti haline gelen Gök-Türk
Devleti 572 yılında büyük kağanını kaybetti. Mukan Kağan’ın ölümü üzerine,
kardeşi Taspar, kağan oldu. Her bakımdan çok gelişmiş ve kuvvetli bir devletin
başına geçen Taspar, fazla büyüyen devleti yeniden teşkilâtlandırdı; küçük kağanlıklar
ihdas ederek devletin muhtelif kısımlarını oğul ve yeğenlerine verdi. Bu
şekilde kendisi kağanlar kağanı, yani Büyük Kağan oldu. Taspar Kağan da ağabeyi
Mukan gibi Çin devletleri üzerindeki baskı politikası nı sürdürdü. Bu esnada
her iki Çin devleti de Gök-Türklerle yakınlaşabilmek için birbirleriyle yarış
ediyorlardı. Ancak, Taspar Kağan, Türklerin yapısına hiç uymayan Budizm’e
meyletti ve merkezi Ötüken’de bir Buda mabedi inşa ettirdi. Diğer taraftan
Kuzey Çin’deki devletlere karşı yanlış politika izlemesi yüzünden devletin
itibarı sarsıldı. Önce desteklediği bir Çinli prensi daha sonra bir tuzakla
düşmanlarına yakalattı. 581 yılında hastalandığı zaman, Türk geleneğine uymayan
bir veraset şekliyle Gök-Türk tahtına, ağabeyi Mukan’ın, annesi Türk olmayan
oğlu Ta-lopien’i aday gösterdi. Aynı yıl öldüğünde, Ta-lo-pien kağan olarak
benimsenmedi. Devlet meclisinde yapılan uzun müzakereler sonucunda Kara
Kağan’ın oğlu Işbara’nın tahta geçmesi kabul edildi. Bu hükümdarlık
tartışmaları sırasında I. Gök-Türk Devleti sarsıldı. Devletin ileri gelenleri
arasında derin ayrılıklar ortaya çıktı. Batı tarafını babası îstemi’den sonra
idare etmeye başlayan Tardu, meydana gelen anlaşmazlıklardan ilk faydalanan
kişi oldu. Tardu, Çinlilerin kurt başlı sancak göndererek tahrik etmesi sonucu,
582 yılında Batı Gök-Türk Devleti’nin bağımsızlığını ilan etti. Bu hadise ile
I. Gök-Türk Devleti sona erdi ve Gök-Türk Devleti Batı ve Doğu olmak üzere
ikiye ayrıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder