Türkler M.Ö.
2000 yılından daha eski çağlarda, Orta
Asya’da Sayan-Altay dağlarının kuzeybatı bölgesinde, Ye-nisey ırmağı boylarında
yaşıyorlardı. M.Ö. 1500’lerde oturdukları geniş bölge Sayan dağlarından Altaylar’a
ve Tanrı dağlarına
kadar iniyor, batıda Urallar’a kadar uzanıyor, güneyde Balkaş gölünü,
güneybatıda Aral gölünü, Hazar denizini ve kuzeydoğu bozkırlarını içine
alıyordu.
M.Ö. 1100
yıllarından itibaren Türkler ilk yurtlarını
boşaltarak Altaylar’a inmiş, Türkistan’a (Doğu ve Batı Türkistan)
yerleşmişlerdi. M.Ö. yedinci yüzyılda, Ordos, Volga ve Kuzeybatı Asya olmak
üzere üç yöne göç yapılmıştı: Yakut Türkleri Kuzeydoğu Sibirya’ya
göç etmişti. Onlarla bir süre yaşayan Çuvaşlar ise batıya yönelerek Ural
dağlarının güneyine indiler.
M.Ö. 4. ve 3.
yüzyıllarda Türkler hem batıda, hem doğuda yoğun olarak göründüler. İrtiş
nehrinin batısında ve Hazar çevresinde yaşayanlara Batı Türkleri; doğuda, iç
Asya’nın çeşitli yerlerinde ve kuzeybatı Çin’de yaşayanlara ve buralara hâkim
olanlara Doğu Türkleri denildi.
• Yayılma sebepleri
Türkler yaradılış
olarak taşkın ruhlu, çok hareketlidirler. Fakat göçlerin asıl sebebi bu
özellikleri değildir. Türk göçlerinin ilk sebebi ekonomiktir.
Nüfusun artması, anayurt topraklarının büyük hayvan sürülerini otlatmaya yetmez
hâle gelmesi ve kuraklıkların hüküm sürmesi asıl sebeptir. Bu yüzden, hem
nüfusları az, hem de toprakları çok verimli olan komşu ülkelere doğru
ilerlediler. Başlangıçta ele geçirdikleri yeni topraklar hemen hemen ıssızdı ve
bunlara sahip görünenler de o verimli yerleri öylece bırakmışlardı.
Bazen Türkler de
yabancıların baskısına uğruyor ve özellikle bozkır hayatı yaşayan boylar
yurtlarını terketmek zorunda kalıyorlardı. Çünkü, yabancı bir devletin
idaresinde olmak, bağımlı yaşamak onların katlanabileceği bir durum değildi ve
hür ve bağımsız kalmak Türklerin asıl özelliği idi.
İlk büyük Türk İmparatorluğu’nu kuran Hunların,
Orhun-Selenga ırmakları ile bu ırmakların batısındaki Ötüken ve daha aşağıda
kalan Ordos çevresinde oturduklarını biliyoruz. Bu bölge, bugünkü Moğolistan’ı
ve Kuzey Çin’i içine alır.
Milâttan önceki
yüzyıllarda başlayan Hım yayılması, milâttan sonra da devam etti. Türkler, çağ
çağ çeşitli adlar verdikleri devletlerinin egemenlik sınırını doğuda Büyük
Okyanus’a, batıda Avrupa içlerine, kuzeyde Sibirya buzullarına, güneyde
Hindistan içlerine ulaştırdılar. Bu yayılmanın ve göçlerin safhaları ana
hatlarıyla şöyledir:
•M.S. 2. yüzyılda
Hunlar Orhun bölgesinden Güney Kazakistan bozkırlarına ve Türkistan’a,
•M.S. 350 yıllarında
Ak-Hunlar Afganistan ve Kuzey Hindistan’a,
•374’ten sonraki
yıllarda Avrupa’ya,
•461-465 yıllarında
Oğuzlar, Güneybatı Sibirya’dan Güney Rusya’ya ve aynı dönemde Sabar’lar Aral’ın
kuzeyinden Kafkaslar’a,
•6. yüzyılın
ortasında Avarlar, Orta Asya’dan Orta Avrupa’ya,
•669 yılından
itibaren Bolgarlar, Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlar’a ve Volga nehri
kıyılarına,
•830’dan itibaren
Macarlar ve bazı Türk boyları Kafkaslar’ın kuzeyinden Orta
Avrupa’ya,
•840’tan sonra
Uygurlar Orhun bölgesinden İç Asya’ya,
•10. ve 11.
yüzyıllar arasında Peçenek, Kuman (Kıpçak) ve Oğuzlar’ın bir kolu olan Uz’lar,
Doğu Avrupa’ya ve Balkanlar’a,
•10. yüzyılda
Oğuzlar Orhun bölgesinden Seyhun nehri kıyılarına ve 11. yüzyılda
Ma-veraünnehir üzerinden İran’a ve Anadolu’ya göç ettiler. Bilindiği gibi
Maveraünnehir Ceyhun ve Seyhun (Amuderya ve Sırderya) havzalarını içine alır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder