site içi arama

31 Mart 2016 Perşembe

İyi Kurulmuş Düzenin Çöküşü

Boy ve budun üzerindeki egemenlikler babadan oğula geçerdi. Beyler ile karabudun arasında kesin bir ayırım bulunduğuna dair bilgi yoktur. Beylerin otoritelerinin artmasına ve servet farklılaşmasına karşılık boy içindeki ailelerin de sürüleri bulunur ve boyun özgür üyeleri olarak sayılırlardı. Çin köylüleri büyük toprak kiraları yüzünden yoksul duruma düştükleri zaman Çin Seddini aşarak Hun ülkesine sığınmışlardı. Hunlar ile Çin arasındaki anlaşmaya rağmen, yoksul Çinlilerin Hun ülkesine sığınmaları önlenememişti. Hunlarda boy dayanışmasına dayanan ataerkil yaşam sürdüğünden boylardaki kölelerin yaşama koşulları Çine oranla daha elverişliydi. Aslında Hun siyasal birliğinin kuruluşunda, otlakların yitirilmesi ve genel bir yoksulluğun başlaması önemli rol oynamıştı. Bu nedenle, Hun devletinin ilk dönemlerinde boy dayanışmasının ve boyiçi demokrasinin bir ölçüde geçerli olduğu düşünülebilir. Her yılın dokuzuncu ayında, geniş bir alanda herkesin katıldığı bir toplantının düzenlenmesi, sayım yapıldıktan sonra ortak sorunlar üzerinde herkesin ayrıcalıksız konuşması Türklerde demokrasi geleneğinin ilk belirtisi sayılabilir. Sonraları, Çin ile ilişkilerin gelişmesi ve bu ülkenin haraca bağlanması ile toplumsal düzen değişecek, geniş kitle yoksullaşırken beyler giderek zenginleşecektir. Çobanlar, artık giderek köleler arasından seçilmeye başlanacaktır. Zenginleşmenin belirtileri, mezarlarda saklanan değerli kumaş ve eşya ile anlaşılmaktadır. İlk dönemlerde dengeli görünen Hun toplumsal düzeni, zenginleşmenin başlamasıyla beraber sarsılmış ve sürekli olarak yoksulların direnmeleriyle karşılaşmıştır. Başlangıçta hem askeri, hem de demokratik yapıda kurulan bu düzen, sonraları demokratik olma niteliğini yitirmiş ve zenginlerin baskısı altına girerek toplumsal adaletsizliklerin doğmasına yolaçmıştır. Ekonomik sorunlar ve yoksulların direnmeleri gündeme geldikçe, Hun imparatorları Çinin zenginliklerini ele geçirmeyi düşünmüşlerdir. Ne var ki, bazı kuşkular öne geçince Çini ele geçirme düşüncesi yerini ticaret ve haraca bağlama düşüncesine bırakmıştır. 

Hun devleti büyüdükçe, Hun sarayında ve devlet yöneticilerinde lükse eğilim giderek arttı. Hunluların gereksinmeleri artarken Çinliler daha az mal vermenin yollarını arıyorlardı. Çinlilar haraçtan kurtulmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Milat yıllarına doğru Çinliler karşı saldırıya geçerek, hem haraçtan kurtuldular, hem de İpek Yolunu ellerine geçirdiler. Hunlara verilen haraçların kesilmesi üzerine devletin bağlı boylar üzerindeki baskısı ve sömürüsü giderek arttı ve böylece iç kargaşalıklar Hun ülkesinde yayılmaya başladı. Çinlilerin ve civardaki boyların saldırı ve yağmaları sonucunda Hunlar, sahip oldukları sürüleri, zenginlikleri zamanla yitirdiler. Bazı budunlar, ayaklanarak, Hunların zenginlik kaynağı olan hayvan sürülerini alıp götürdüler. 

Tarım bölgesinde ise, İpek Yolu için Hun ve Çin orduları sürekli bir çatışmaya girdiler. M.Ö.60 yılında çeşitli savaşlardan sonra Çinliler Tarım bölgesinde yerleştiler ve askeri garnizonlar kurarak ipek Yolunu denetimleri altın aldılar. Ekonomik darlık ve askeri güçsüzlük sürüp gittikçe maddi yardım düşüncesiyle bazı boylar Çin egemenliği altına girdiler. Hun ülkesinde sol bilge elig ile sağ bilge elig arasında Çinlilere karşı izlenecek tutum yüzünden büyük anlaşmazlıklar çıktı. Hun prensleri arasında sert ve kanlı boğuşmalar başladı ve böylece Hun birliği dağılmaya yüz tuttu. Sağ bilge elig, kendine bağlı kesimlerle beraber Kuzey Çine gitti ve Çin İmparatoruna bağlılığını bildirdi. Yukarıda anlatıldığı gibi, sol bilge elig Cici ise Batı Hun topraklarında yeni bir Hun devleti kurdu ama, bu kısa ömürlü oldu. Milat yıllarında Büyük Hun İmparatorluğu genel anlamda sona erdi. Yerine çeşitli devletler kurulduysa da yeniden bu birliği ve güçlü imparatorluğu canlandırabilmek olanaksızlaştı. M.S.48 yılında, Büyük Hun İmparatorluğu bir daha birleşmemek üzere Kuzey ve Güney Hun Devleti olarak ikiye bölündü. Güney Hunları zamanla Çin egemenliği altına girdiler. Tarım bölgesinde ise, Hun boylarının desteklediği ayaklanmalar Çin ordularına büyük zararlar verdi. 

Türk devlet geleneğinin ilk temellerinin atıldığı ve Türk boyları arasındaki geleneklerin devlet yönetimi ile bütünleştirildiği Büyük Hun İmpara-torluğunun, Türk tarihi ve Türk devletleri tarihinde önemli bir yeri vardır. Özellikle Mete Han, yaptıkları ile Türk imparatorları arasında bir devlet kurucu olarak haklı bir yere sahiptir. Devleti kurmanın yanı sıra örgütlemekte de Mete Han çok önemli atılımlar yapmış ve daha sonraki Türk devletleri için örnek oluşturmuştur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder