Boy ve budun üzerindeki egemenlikler babadan oğula geçerdi.
Beyler ile karabudun arasında kesin bir ayırım bulunduğuna dair bilgi yoktur.
Beylerin otoritelerinin artmasına ve servet farklılaşmasına karşılık boy
içindeki ailelerin de sürüleri bulunur ve boyun özgür üyeleri olarak
sayılırlardı. Çin köylüleri büyük toprak kiraları yüzünden yoksul duruma
düştükleri zaman Çin Seddini
aşarak Hun ülkesine sığınmışlardı. Hunlar ile Çin arasındaki anlaşmaya rağmen,
yoksul Çinlilerin Hun ülkesine sığınmaları önlenememişti. Hunlarda boy dayanışmasına dayanan ataerkil yaşam sürdüğünden
boylardaki kölelerin yaşama koşulları Çine oranla daha elverişliydi. Aslında Hun siyasal birliğinin
kuruluşunda, otlakların yitirilmesi ve genel bir yoksulluğun başlaması önemli
rol oynamıştı. Bu nedenle, Hun devletinin ilk dönemlerinde boy dayanışmasının
ve boyiçi demokrasinin bir ölçüde geçerli olduğu düşünülebilir. Her yılın
dokuzuncu ayında, geniş bir alanda herkesin katıldığı bir toplantının
düzenlenmesi, sayım yapıldıktan sonra ortak sorunlar üzerinde herkesin
ayrıcalıksız konuşması Türklerde demokrasi
geleneğinin ilk belirtisi sayılabilir. Sonraları, Çin ile ilişkilerin gelişmesi
ve bu ülkenin haraca bağlanması ile toplumsal düzen değişecek, geniş kitle
yoksullaşırken beyler giderek zenginleşecektir. Çobanlar, artık giderek köleler
arasından seçilmeye başlanacaktır. Zenginleşmenin belirtileri, mezarlarda
saklanan değerli kumaş ve eşya ile anlaşılmaktadır. İlk dönemlerde dengeli
görünen Hun toplumsal düzeni, zenginleşmenin başlamasıyla beraber sarsılmış ve
sürekli olarak yoksulların direnmeleriyle karşılaşmıştır. Başlangıçta hem
askeri, hem de demokratik yapıda kurulan bu düzen, sonraları demokratik olma
niteliğini yitirmiş ve zenginlerin baskısı altına girerek toplumsal
adaletsizliklerin doğmasına yolaçmıştır. Ekonomik sorunlar ve yoksulların direnmeleri
gündeme geldikçe, Hun imparatorları Çinin zenginliklerini ele geçirmeyi düşünmüşlerdir. Ne var ki,
bazı kuşkular öne geçince Çini ele
geçirme düşüncesi yerini ticaret ve haraca bağlama düşüncesine bırakmıştır.
Hun devleti büyüdükçe, Hun sarayında ve devlet yöneticilerinde lükse eğilim giderek arttı. Hunluların gereksinmeleri artarken Çinliler daha az mal vermenin yollarını arıyorlardı. Çinlilar haraçtan kurtulmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Milat yıllarına doğru Çinliler karşı saldırıya geçerek, hem haraçtan kurtuldular, hem de İpek Yolunu ellerine geçirdiler. Hunlara verilen haraçların kesilmesi üzerine devletin bağlı boylar üzerindeki baskısı ve sömürüsü giderek arttı ve böylece iç kargaşalıklar Hun ülkesinde yayılmaya başladı. Çinlilerin ve civardaki boyların saldırı ve yağmaları sonucunda Hunlar, sahip oldukları sürüleri, zenginlikleri zamanla yitirdiler. Bazı budunlar, ayaklanarak, Hunların zenginlik kaynağı olan hayvan sürülerini alıp götürdüler.
Hun devleti büyüdükçe, Hun sarayında ve devlet yöneticilerinde lükse eğilim giderek arttı. Hunluların gereksinmeleri artarken Çinliler daha az mal vermenin yollarını arıyorlardı. Çinlilar haraçtan kurtulmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Milat yıllarına doğru Çinliler karşı saldırıya geçerek, hem haraçtan kurtuldular, hem de İpek Yolunu ellerine geçirdiler. Hunlara verilen haraçların kesilmesi üzerine devletin bağlı boylar üzerindeki baskısı ve sömürüsü giderek arttı ve böylece iç kargaşalıklar Hun ülkesinde yayılmaya başladı. Çinlilerin ve civardaki boyların saldırı ve yağmaları sonucunda Hunlar, sahip oldukları sürüleri, zenginlikleri zamanla yitirdiler. Bazı budunlar, ayaklanarak, Hunların zenginlik kaynağı olan hayvan sürülerini alıp götürdüler.
Tarım bölgesinde ise, İpek Yolu için Hun ve Çin orduları
sürekli bir çatışmaya girdiler. M.Ö.60 yılında çeşitli savaşlardan sonra
Çinliler Tarım bölgesinde yerleştiler ve askeri garnizonlar kurarak ipek Yolunu denetimleri altın aldılar.
Ekonomik darlık ve askeri güçsüzlük sürüp gittikçe maddi yardım düşüncesiyle
bazı boylar Çin egemenliği altına girdiler. Hun ülkesinde sol bilge elig ile
sağ bilge elig arasında Çinlilere karşı izlenecek tutum yüzünden büyük
anlaşmazlıklar çıktı. Hun prensleri arasında sert ve kanlı boğuşmalar başladı
ve böylece Hun birliği dağılmaya yüz tuttu. Sağ bilge elig, kendine bağlı
kesimlerle beraber Kuzey Çine gitti ve Çin İmparatoruna bağlılığını bildirdi.
Yukarıda anlatıldığı gibi, sol bilge elig Cici ise Batı Hun topraklarında yeni
bir Hun devleti kurdu ama, bu kısa ömürlü oldu. Milat yıllarında Büyük Hun
İmparatorluğu genel anlamda sona erdi. Yerine çeşitli devletler kurulduysa da
yeniden bu birliği ve güçlü imparatorluğu canlandırabilmek olanaksızlaştı.
M.S.48 yılında, Büyük Hun İmparatorluğu bir daha birleşmemek üzere Kuzey ve
Güney Hun Devleti olarak ikiye bölündü. Güney Hunları zamanla Çin egemenliği
altına girdiler. Tarım bölgesinde ise, Hun boylarının desteklediği ayaklanmalar
Çin ordularına büyük zararlar verdi.
Türk devlet geleneğinin ilk temellerinin atıldığı ve Türk boyları arasındaki geleneklerin devlet yönetimi ile bütünleştirildiği Büyük Hun İmpara-torluğunun, Türk tarihi ve Türk devletleri tarihinde önemli bir yeri vardır. Özellikle Mete Han, yaptıkları ile Türk imparatorları arasında bir devlet kurucu olarak haklı bir yere sahiptir. Devleti kurmanın yanı sıra örgütlemekte de Mete Han çok önemli atılımlar yapmış ve daha sonraki Türk devletleri için örnek oluşturmuştur.
Türk devlet geleneğinin ilk temellerinin atıldığı ve Türk boyları arasındaki geleneklerin devlet yönetimi ile bütünleştirildiği Büyük Hun İmpara-torluğunun, Türk tarihi ve Türk devletleri tarihinde önemli bir yeri vardır. Özellikle Mete Han, yaptıkları ile Türk imparatorları arasında bir devlet kurucu olarak haklı bir yere sahiptir. Devleti kurmanın yanı sıra örgütlemekte de Mete Han çok önemli atılımlar yapmış ve daha sonraki Türk devletleri için örnek oluşturmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder