Sultanahmet Mitingleri, 23 Mayıs 1919, 30 Mayıs 1919, 10 Ekim 1919, 13 Ocak 1920 tarihlerinde dört kez yapıldı. Her birine yaklaşık 150-200 bin kişinin katıldığı mitinglerde; Mehmet Emin Yurdakul, Halide Edip Adıvar, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Rıza Nur, Selim Sırrı Tarcan, İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Fahreddin Hayri Bey, Kemal Mithad, Şükûfe Nihal Başar, Madam Jeannine isimli bir Fransız gibi birçok tanınan kişi katıldı ve işgallere karşı kati halk direnişini savunan konuşmalar yaptı.Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyeti Osmaniyesi'nin bildirileri okundu. İtilaf Devletleri temsilcilerine muhtıralar verildi. Asıl önemlisi ise yurt çapında milli bilinç ve Kuva-yi Milliye hisleri uyanıp, örgütlenmeye vesile oldu. Mitinglerin yankıları Anadolu'da camilerde yapılan hutbelere kadar vardı. Ancak Sultanahmet mitingi dendiğinde akla, Halide Edip'in başkahramanı haline geldiği ve attığı nutuk ile belleklerde iz bıraktığı 23 Mayıs mitingi akla gelir.
Nutkun tam metni şöyledir:
“Müslümanlar, Türkler,
Türk ve Müslüman bugün en kara gününü yaşıyor. Gece, karanlık bir gece... Fakat insanın hayatında sabahı olmayan gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp muşâşâ bir sabah yaratacağız. Yalnız ışık geldiği vakit gözümüzü güneşe karanlığı gören baykuşlar gibi açmayalım. Işık geldiği vakit hayatı karşılayacak, karşılayabilecek insanlar halinde bulunalım. Millet iyi ve fena günler gördü. Günah dakikaları ve şanlı dakikalar yaşadı. Fakat kardeşler, bugün ufak günahlarımızın üzerine öyle ateşin bir kan akmıştır ki bu kan bütün dünyanın günahını yıkayacak kadar temiz ve mebzuldür. O kan bizim vazifemizi tâyin etti, bize bir vazife bıraktı.
Türk ve Müslüman bugün en kara gününü yaşıyor. Gece, karanlık bir gece... Fakat insanın hayatında sabahı olmayan gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp muşâşâ bir sabah yaratacağız. Yalnız ışık geldiği vakit gözümüzü güneşe karanlığı gören baykuşlar gibi açmayalım. Işık geldiği vakit hayatı karşılayacak, karşılayabilecek insanlar halinde bulunalım. Millet iyi ve fena günler gördü. Günah dakikaları ve şanlı dakikalar yaşadı. Fakat kardeşler, bugün ufak günahlarımızın üzerine öyle ateşin bir kan akmıştır ki bu kan bütün dünyanın günahını yıkayacak kadar temiz ve mebzuldür. O kan bizim vazifemizi tâyin etti, bize bir vazife bıraktı.
Hanımlar, bugün elimizde top, tüfenk denilen alet yok, fakat ondan büyük,
ondan kuvvetli bir silahımız var: Hak ve Allah var. Tüfek ve top düşer, hak ve
Allah bakidir. Topun yüzüne tükürecek kadar evlatlar, analar, kalbimizde aşk ve
iman, milliyet duygusu var. Biz dünyada millet sınıfına layık bir millet
olduğumuzu, erkek, kadın ve çocuklarımıza kadar ispat ettik.
Bugün memleketimiz taksim tehlikesi karşısında adım adım, adeden kendi
durumumuzdaki milletleri başımıza efendi yapmak istiyorlar. Bugün İzmir, yarın
Konya, öbür gün İstanbul, sonra Müslüman dünyasının başı olan Türk susturulmuş
olacaktır. Buna karşı ne silahımız var? Kurşun, top, bomba... Bir top
bebeklerimizi öldürebilir. Bizim bundan da kavi silahlarımız var. Sesimizi
mutlak dünya işitecektir. İşitmek ve işittirmek için bugün kuvvetli ve metin
bir millet halinde bulunmalıyız. Bugün Türkler arasında milli davalarını
halledinceye kadar nasıl kurunu vustada haftada üç gün Allah mütarekesi
yapılırsa öyle Allah mütarekesi akdedilmektedir.
Arkadaşlar, Müslümanlar, Türkler,
Bugün buraya toplanan şu halk kütlesinin bir tek isteği var. O da en tabii
haklarının kendisinden alınmamasıdır. İsteyeceğimiz basit, yüksek ve ulvi bir
haktır. Bizim sözümüzü onlar dinlemeyebilirler, fakat biz padişahımızdan bize
babalık etmesini rica ederiz. Biz erkeklerimizle beraber milletin kalbinden
gelen en kuvvetli, en akıllı, en cesur, milleti en çok temsil edecek bir kabine
isteriz. Padişahımıza halkın hissiyatını tebliğ eder ve deriz ki: İşte kara bir
gün yaşıyoruz, bugün herkes susmuştur. Bugün Türk ve Müslüman, padişahın
etrafında toplanmıştır.
Hanımlar, efendiler,
Bugün bunun beş bini kadar bir miting de yapmış olsak bir semeresini
göremeyiz. Fakat yarın var, çocuklarımız var. Buradaki Müslüman aleminin
kalbidir. Siz düştüğünüz zaman birçok şeyler düşecektir. Kadınlar silahsız ve
zayıf, fakat kalbi gayet metindir. Bütün alemi İslam hep kardeşimizdir. Bundan
dönen Türk kadını değildir.
Yaşasın milletimiz.
Müslümanlar, Türkler,
Müslüman ve Türk dünyası en siyah bir matemle dalgalanıyor. Bu günkü
heyecan emin olunuz ki Müslüman alemini bir dalga gibi sarsıyor... Biliniz ki
küçük görünen Türkiye ve Türkler Müslüman dünyasının başıdır, kalbidir.
Türklere indirilmek istenen darbe bütün Müslüman dünyasının kafasını koparmak
içindir. Emin olunuz ki Harbi Umumide bir çok Müslüman düşmanlarımızla beraber
kan döktük. Galiçya'da, Çanakkale'de, Irak'ta makam-ı hilafete karşı harb
ederken onlar adalet için, beşeriyet için harp ettiler, öldüler. Emin olunuz,
aldandılar.....
Bugün aldanmayalım. Hissedilen bir heyecan var. Bunun sürdürmek için icad
edilen yabancı haberlere inanmayalım. Daha dün alemi titreten Almanya, bugün
başı önünde geziyor. Kendilerinin olmayan toprakları aleme tevzi etmek
isteyenler, hakkın sadası önünde eğilecekler ve hakkı teslim edeceklerdir.
Dostu Venizelos'a bir hediye veren Mösyö Klemanso'nun arkasında milletlerin hak
ve adalet için harb etmiş bir Fransız milleti vardır. Yunan parasıyla çıkan
Fransız gazetelerinden bir kaçından maadası bütün bu hareketleri şayanı takbih
buluyorlar. Türk milletini ve Türkiye'yi parçalamak isteyen Loyt Corc'un
arkasındaki bir İngiliz milleti vardır. Klemanso, Loyt Corc'un ve bunlardan
mürekkep olan dörtler meclisinin arkasından uyanacak, emin olunuz, büyük
harpler vardır.
Dün İstanbul'a gelmek isteyen bir çarlık vardı. O çarlığın yerlerinde bugün
yeller esiyor. Niçin? Biz o çarlığın nefesini Çanakkale'de boğduk. Burada
devrilen yalnız Çarlık değildir. Adaletsizliktir.
Bu adaletsizlik muvakkattir. Belki de bir adaletin geldiğini görmeyeceğiz.
Fakat o gecikmeyecektir. Bütün adaletlerin üstünde bir adaleti ilahi vardır ki
o gelecek ve bütün milletleri sarsarak üzerinden geçecektir.
Zinhar heyecanlarınızı unutmayınız. Yarın dünyanın son tarihi perdeleri
oynandıktan sonra Türkler ne yaptı diye bize bakacaklardır. Milletlerin
üzerinde hakim olan adalet, Türk milleti, nihayet senin de hakkını verecektir.
Kardeşlerim, evlatlarım!
Ruhu göklerde olan ecdadımız minarelerimizden yedi yüz yılın şanlı Osmanlı
tarihinin bugünkü faciasını seyrediyor. Bu tarihi, bu muazzam meydanda zafer
alayları yapan kahraman ecdadımızın ruhları karşısında, dünyanın bir başından
bir başına at süren ona mağlup erlerin gazapları karşısında başımı kaldırıyor
ve diyorum ki: “Ben Türk ve Müslüman tarihinin bedbaht bir kızıyım. Eskileri
kadar kahraman fakat bedbaht yeni milletin de bedbaht bir anasıyım. Bu yeni
millet namına, ulu ecdadımızın ruhları önünde başımı eğip yemin ediyorum. Bugün
kolları kesilmiş Türk milletinin geçmiş günlerdeki kadar cesur bir ruhu var.
Yemin ediyorum ki, göğsünü adalet ve insaniyetten alan ecdadımın ilahi
namusuna hıyanet etmeyeceğiz. Allahıma ve hakka dayanarak Türk milletinin son
yolunu size ve dünyaya ilan ediyorum.
Beni dinleyiniz:Kardeşlerim, evlatlarım;
Asırlardan beri sinsi sinsi devam eden Avrupa'nın istila siyaseti her vakit
Türk toprakları üzerinde en vicdansız bir şekilde tecelli etmiştir. Ayda ve
yıldızlarda zapt edilecek Müslüman ve Türk toprakları ve milletleri olduğunu
haber alsa oraya istila ordusu göndermek için mutlak yol bulacak olan
Avrupa'nın eline nihayet bir fırsat geçmiştir. Türk'e zalim ve günahkar diyen,
milletlerin günahı için mahkeme kuranların bu günahı o kadar çirkin ve sefil
bir günah ki, lekesini engin denizlerin nihayetsiz suları yıkayamayacaktır.
Avrupa'nın bu günahı karşısında sizin için bugün yegane yükselen ses Müslüman
dünyanın sesi!
Esaret boyunduruğunun zincirleri ta canına geçmiş olan Müslüman
kardeşlerimiz sizin için bugün gür sesleri ile haykırıyor. Ben kardeş Müslüman
dünyalarına da sizin namınıza yemin ediyorum. Davamız şudur:
Türkiye'nin mevcut olan hak ve istiklalinin elinden alınmaması. Türkler ve
Türkiye ecdadlarına ve bayraklarına ve milletimizin ebedi ve ilahi hakkına
hıyanet etmeyeceklerdir.
Ya Rabbi, hakkın ve milletlerin bir mahşeri, bir mahkeme-i kübrası
hazırlanıyor. Bu mahkemeye millet ve hakkı çiğneyen zalimler gelecektir. Ve bu
zalimleri en evvel kendi milletleri mahkum edecektir. Milletlerin ruhunda her
vakit ilahi bir hak ve büyüklük vardır.
Dinleyiniz! sizin iki dostunuz var:
Bugünkü Müslüman alemi, öteki millet hakkı için bağıracak milletler; Birini
kazandınız, ötekini bugünkü açtığınız davanın hak ve ulviyeti kazanacaktır.
Hükümetler düşmanınız, milletler dostunuz, kalbinizde isyan kuvvetinizdir.
Böyle muazzam bir günü Osmanlı tarihi, Osmanlı toprağında bir defa daha
idrak edemeyecektir. Bugün size haber verdiğim milletlerin hak günü uzak
değildir. O gün gelirse içimizden bugün burada bulunanlardan bazıları bu dava
yolunda ölmüş olursa, onun mezarı üstüne istiklal bayrağınızla geliniz ve o
günü müjdeleyin. şimdi yemin ediniz ve benimle tekrar ediniz:
Milletlerin ilahi hakkı ilan olunacağı güne kadar kalbimizde heyecanımız
kalacak, eksilmeyecektir.
Yedi yüz senenin en asil ve büyük mirası olan vakarımızı, adalet ve
terbiyemizi unutmayacağız.
Yemin ediniz!
Yedi yüz senenin tarihini ağlayan minareler altında yemin ediniz:
Bayrağımıza, ecdadımızın namusuna hıyanet etmeyeceğiz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder