Sırpların Müslüman Boşnakları yok
etmek amacıyla başlattıkları savaş, 20 yıl önce bugün başlamıştı. Sırpların
silahlanmasına ve ülkede terör estirmesine rağmen Alia İzzetbegoviç
liderliğindeki Müslüman Boşnaklar barış için tüm şartları zorladılar. 5 Nisan 1992'de
düzenledikleri Barış mitinginde 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Suada
Dilberovic'in katledilmesi sonrasında Sırpların Saraybosna kuşatması başladı.
Saraybosna kuşatması modern savaş tarihinin en uzun süren kuşatması oldu ve tam
3,5 yıl devam etti.
KUŞATMA
ÖNCESİ BOSNA HERSEK
Yugoslavya'da 1990 ve 1991 yılları arasındaki çözülme sonrasında
Cumhuriyetlerdeki Komünist Birlikler, isimlerini değiştirerek yeni
bağımsız partiler haline geldi.
Slovenya ve Hırvatistan, aynı yılın Nisan ayında seçimlere gitti.
Seçimler neticesinde oluşan parlamentolar, yeni anayasalar hazırlayarak,
bağımsızlık sürecini idare etmeye başladılar.
Yugoslavya'yı oluşturan cumhuriyetler, bir tanesi hariç,
"ulus devlet" ilkesinden ilham alıyordu. Fakat Bosna-Hersek,
diğerlerinden farklı olarak, ulusal bir devlet çizisini benimsemedi. Bosna'nın
etnik yapısı da buna müsait değildi. 1991 sayımlarına göre ülke nüfusunun yüzde
45,3'ü Müslüman, yüzde 31,3'ü Sırp, yüzde 17,3'ü Hırvat, yüzde 6'sı Yugoslav ve
yüzde 3'ü Çingene, Macar, Karadağlı ve Yahudi kimliğini benimsiyordu.
Çoklu etnik yapı, Yugoslavya'nın diğer cumhuriyetlerinde olduğu
gibi, Bosna-Hersek politikasında da milliyetçi söylemlerin karşılık bulmasını
sağladı. Esasında bu ülkedeki Sırp ve Hırvat milliyetçilikleri, hem örgütsel
hem de ideolojik anlamda anavatanlarından beslenmekteydi. Sırp milliyetçileri,
Müslüman Boşnakları "Müslümanlaştırılmış Sırplar" olarak kabul
ederek, "Büyük Sırbistan'ın bir parçası" kabul ediyorlardı. Aynı
şekilde Hırvat milliyetçileri de, Müslüman Boşnakları "Müslümanlaştırılmış
Hırvatlar" olarak kabul ederek, "asıllarına dönmeleri" çağrısı
yapıyorlardı.
Aliya İzzetbegoviç ve arkadaşları, partilerini kurduktan tam bir
yıl sonra, 18 Kasım 1990'da yapılan seçimlerden zaferle çıktı. Alia'nın partisi
SDA, oyların yüzde 38'ini alarak, 240 sandalyeli mecliste 86 sandalye elde
ettiler. Aynı zamanda yedi başkanlık üyesinin de üçü SDA'nın oldu. Seçimlere
katılan diğer partilerden Sosyal Demokrat Parti-SDP, oyların yüzde 30'unu
alarak 72 sandalye kazandı. Hırvat Demokratik Birliği- HDZ oyların yüzde
16'sını alarak 44 sandalyenin sahibi oldu. Bunun dışında Bosna-Hersek
Komünistler Birliği, Demokratik Değişim Partisi ismiyle yüzde 10 alarak 14
sandalye, Federal Başbakan Ante Markoviç liderliğindeki Liberal Yugoslavya
Reformcu Güçler Birliği yüzde 6 alarak 7 sandalye ve Boşnak Müslümanları
Teşkilatı 2 sandalye ile temsil hakkı elde ettiler. Seçimlerden sonra Alia
İzzetbegoviç cumhurbaşkanı seçildi.
BOŞNAKLAR
YOK EDİLMEK İSTENİYOR
Seçimlerden sonra kurulan hükümet Hırvat ve Sırp partilerinin
Sırbistan ve Hırvatistan'daki ana partilerinin birer uzantısı gibi hareket
etmesi sebebiyle, sık sık sorun yaşamaya başladı. Yugoslavya'nın parçalanmaması
Boşnakların lehine olduğundan, mevcut durumu muhafaza etmek için ellerinden geleni
yaptılar. Aliya İzzetbegoviç, Makedonya'nın komünist kökenli Cumhurbaşkanı Kiro
Gligorov'la birlikte, bütünlükçü ve çoğulcu bir seçeneği var etmek için büyük
bir çaba gösterdiyse de, gerek Bosna-Hersek'teki diğer etnik gruplardan ve
gerekse diğer cumhuriyetlerden aynı karşılığı göremedi.
1991 yılı sona gelindiğinde, Sırplar; altı özerk Sırp bölgesinin
oluşumunu tamamlamışlardı.
Avrupa Birliği, 15 Ocak 1992'de, Slovenya ve Hırvatistan'ın
bağımsızlığını kabul etti. Bosna ve Makedonya'nın bağımsızlığını ise referandum
şartına bağladı. Bu karar üzerine Bosna-Hersek, Şubat 1992'de yapılmak üzere
referandum kararı aldı. Sırplar, referandumu boykot edeceklerini açıkladılar.
Bu kararla, halkın referanduma katılımını düşürmek ve referandumu geçersiz
kılmak istiyorlardı. Bu doğrultuda kararın açıklandığı akşam tüm Boşnak
şehirlerinde barikatlar yükseltildi. Sırplar, kimlik kontrolüne başladılar.
Böylesine zorlu şartlar altında 28 Şubat – 1 Mart tarihleri arasında yapılan
referandumdan Bosna-Hersek'in bağımsızlığı kararı çıktı. Halkın yüzde 64'ünün
katıldığı oylamadan, yüzde 99,4 nispetinde bağımsızlığa "Evet" oyu
çıktı.
Bu arada Sırplar süratle silahlanıyorlardı. Sırp çentikler
Bosna'da terör estiriyordu. Sırplar, son sürat çıkarmayı planladıkları savaşa
hazırlık yaparken, Boşnaklar, her şeye rağmen, Saraybosna sokaklarında barış
yanlısı gösteriler yapıyordu. 5 Nisan'da yapılan bir gösteri esnasında,
civardaki tepelerden ve yüksek binalardan kalabalığın üstüne ateş açıldı. Bu
kurşunlara hedef olan Suada Dilberoviç isimli Dubrovnikli tıp fakültesi
öğrencisi hayatını kaybetti.
6 Nisan 1992'de ise Sırplar , Müslümanların çoğunlukta olduğu
kentlere saldırmaya başladılar. İlk olarak Kuzeydoğu Bosna'daki Biyelyina'yı
hedef seçtiler.
Saldırıların artması üzerine son ana kadar barış ümitlerini
koruyan Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı, hiçbir çıkar yol kalmadığını anlayınca,
20 Haziran 1992'de resmen savaş ilan etti. Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç,
aynı gün Bosna-Hersek Meclisi'nin feshettiğini ilan etti. Başkomutan sıfatıyla,
meclisin bütün yetkilerini üstlendi. 26 Haziran 1992'de düzenli birliklerden
oluşan Bosna Ordusu kurulduğuna dair bir bildiri yayınlandı.
Böylece 1995'e kadar sürecek savaş fiilen başladı. 3,5 yıl süren
ve yüzbinlerce masum insanın hayatını kaybetmesine, milyonlarcasının evlerini
terk etmesine yol açtı.
İŞTE SAVAŞIN
BİLANÇOSU
Modern savaş tarihinin en uzun kuşatması (5 Nisan 1992-29 Şubat
1996) olarak tarih sayfalarındaki yerini alan Saraybosna (Sarajevo)
Kuşatması'na ait istatistikler:
- 10 bin insan öldürüldü,
- 56 bin kişi yaralandı,
- Her gün ortalama 329 bomba şehri vurdu,
- 22 Temmuz 1993 tarihinde sadece bir günde 3777 bomba patladı,
- Kaba hesapla 10 bin bina parçalandı,
- 100 bin bina ve 500 bin insan savaştan zarar gördü
Saraybosna'da,
- Binaların yüzde 23'ü ciddi hasar alırken, yüzde 64'ü hafif hasar
gördü.
- Saraybosna'da bu dönemden hasarsız olarak kurtulan bina oranı
sadece %13.
- Bosna'da yaşayan (Boşnak, Sırp, Hırvat) çocuk nüfusunun yarısı
(ortalama 700 bin) ölmüş, yaralanmış, evinden sürülmüş ya da başka sebeplerle
direk savaştan etkilenmiştir.
- Otoriteler tarafından savaş sebebiyle hayatını kaybeden sivil ve
askerlerin (Boşnak, Hırvat, Sırp) sayısı tahmini olarak 150 bin ile 260 bin
olarak belirlenmiştir.
- Sadece Srebrenica'da 11 Temmuz 1995 tarihinde Sırplar tarafından
yapılan kıyımda 8372 silahsız Boşnak erkeği katledilmiştir. 2000 yılına kadar
toplu mezarlarından cesetlerin 4700'ü çıkartılmıştır.
- Savaşta hayatını kaybedenlerin genel ortalaması; yüzde 66
Boşnak, yüzde 25 Sırp ve yüzde 8 Hırvat olarak belirlenmiştir.
- Savaşta hayatını kaybeden sivillerin genel ortalaması ise; yüzde
83 Boşnak (Bunun yüzde 30'u çocuk ve kadın), yüzde 10 Sırp, yüzde 5 Hırvat
olarak belirlenmiştir. Hemen hemen öldürülen sivillerin oranının tamamını
Boşnakların oluşturduğu düşünülürse Boşnaklara uygulanan vahşetin büyüklüğünü
anlamak kolaylaşacaktır.
- 28 bin Boşnak, 14 bin Sırp ve 6 bin Hırvat askeri savaşta
hayatını kaybetmiştir. Hayatını kaybedenlerin geriye kalan kısmını siviller
oluşturmaktadır.
- 17,689 kişinin kayıp oldugu bildirilmiş, sadece 999 tanesine
ulaşılmıştır.
- Savaşta öldürülen çocuk (Boşnak, Sırp, Hırvat) sayısı 17 bin
olarak kayıtlara geçerken, savaş boyunca yaralanan çocukların sayısı 35 bini
bulmuş, 1800 çocuk da ömür boyu sakat kalmıştır.
- 1991'den bu yana 4 milyon kişi mecburen yer değiştirmek zorunda
kalmış, evini terk etmiştir.
- Sistematik olarak savaş boyunca 44 bin Boşnak kadınına ve kızına
Sırp güçleri tarafından tecavüz edilmiştir.
- Ülkenin savaştan gördüğü maddi zarar 29 milyar dolar.
- 1991'de savaş öncesi dönemde ülkenin gayri safi milli hâsılası
1500 dolarken, savaş sonrası 1995'de 350 dolara düşmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder