1995 yılında Sırp Cumhuriyet Ordusu, Srebrenitsa'ya düzenlediği
harekat sonucunda aralarında kadın ve çocuklarında bulunduğu çok sayıda insanı
katletti. Bölgeyi Birleşmiş Milletler (BM), güvenli bölge olarak ilan etse de,
Sırplar tarafından gerçekleştirilen Srebrenitsa Katliamı'na engel olmadı ve
Avrupa'da gerçekleşen en büyük toplu insan kıyımı olarak tarihe geçti.
de aralarında bulunduğu
çok sayıda devlet ve hükümet başkanının katılım gösterdi. Peki Srebrenitsa
Katliamı neden yaşandı? İşte Srebrenitsa Katliamı ve o dönem yaşananlar
hakkında merak edilenler...
Dönemin çok uluslu
devletlerinden Yugoslavya'nın çöküşünün ardından Sırplar, Bosna'da katliam
yapmaya devam ederken 1992 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Srebrenitsa'yı ve 5
bölgeyi daha güvenli bölge ilan ettiler. Bunun üzerine savaş öncesinde 24 bin
civarında insanın yaşadığı Srebrenitsa'da
nüfus diğer bölgelerden gelen mültecilerle birlikte arttı ve 60 bin civarlarına
ulaştı. Ancak bu durum Srebrenitsa'da
işleri yolundan çıkardı ve kaynakların yetersiz olduğu bölgede açlık ve çeşitli hastalıklar baş
göstermeye başladı. 

Hal
böyle olunca bölge 'güvenli bölge' olmaktan çıkıp bir toplama kampı alanına
dönüştü. Öte yandan BM Barış Gücü, Müslüman halkın elinde bulunan silahları
koruma gerekçesiyle toplamaya başladı ve halk bir anlamda savunmasız bırakıldı.
Bu dönemde Sırp güçlerine komuta eden Ratko Mladiç, elindeki birliklerle
Srebrenitsa'ya saldırılarını sıklaştırdı. Müslümanlar bunun üzerine
kendilerinden toplanan silahları geri almak için başvuruda bulundular ancak bu
başvuru dönemin sorumlu komutanı Hollandalı Thom Karremans tarafından
reddedildi ve BM sadece bu duruma önlem olarak bölge üzerinde F-16 tipi savaş
uçaklarıyla uçuşlar gerçekleştirdi.
Devam
eden süreçte Hollandalı askerlerden oluşan BM Barış Güçleri bir gece yarısında
Hollandalı generalden aldıkları emir doğrultusunda kenti boşaltmaya başladılar.
Srebrenitsa'nın güvenliğinden sorumlu olan Thom Karremans kendisine sığınan 25
bin mülteciyi ve şehri Sırplara teslim etti. Srebrenitsa Katliamı'nın ardından
ortaya çıkan görüntülerde ise Sırp generalin kenti boşaltan Hollandalı komutan
Thom Karremans'a bir hediye verdiği ortaya çıktı. Lahey Adalet Divanı, bir
hafta süren Srebrenitsa Katliamı'nı soykırım olarak kabul etti ancak Sırbistan,
Srebrenitsa Katliamı'ndan sorumlu tutulmadı.
1992
Bosna Savaşı'ndan sonra Sırbistan, Bosna-Hersek'in stratejik alanı haline
geldi. Özellikle ülkenin doğu tarafı Avrupa Birliği tarafından Yasak Bölge ilan
edildi. Bu bölge içinde Sırbistan'ın o zamanki başkenti Srebrenitsa da vardı.
Bu da Bosna Hersek Silahlı Kuvvetleri için bir fırsat olarak değerlendirildi.
Ayrıca Bosna Hersek'in bütün maddi varlığı olan en büyük maden ocakları da
ülkenin tek geçim kaynağıydı. Bu da Sırplar için bir araç olarak
değerlendirildi. Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ve Sırp zulmüne karşı
yetersiz imkânlarla karşı koymaya çalışan Srebrenitsa'nın Tanjarz Kırsalı'nda
tam 10000 kişiyi esir alan askeri grup Mladiç'in emriyle esirleri öldürmeye
başladı. Sırp vahşeti Avrupa'dan yüz bularak doruğa çıktı ve tam 5 gün süren
katliamda 8300 kişi öldürüldü. Kalan 2700 kişi serbest bırakıldı. Öldürülen bu
8300 kişinin cesetleri parçalanıp iskeletleri çıkarttırıldı ve bu cesetler
krematoryumda yakıldıktan sonra Lahey Mezarlığı'na gömüldüler. Katliamdan
yaklaşık 13 yıl sonra Bosnalı Sırp komutan Ratko Mladiç kaçak olarak yaşadığı
Sırbistan'ın Sermiyan köyünde Radovan Karadzic ile beraber yakalanarak
tutuklanmış ve Lahey Uluslararası Ağır Ceza Mahkemesi'nde 1 hafta
yargılandıktan sonra haklarında tutuklama kararı çıkmıştır, ayrıca Mladiç'in cezası
müebbet hapis olarak belirlenmiştir. Lahey'deki uluslararası savaş suçları
mahkemesince 16 yıldır aranan Mladiç'in yakalanmasına yönelik Sırp
istihbaratının çalışmalarının ardından özel polis birlikleri, Zrenyanin kenti
yakınlarında Lazarevo köyüne operasyon düzenledi. Operasyonda "Milorad
Komadiç" sahte kimliğini kullanan Ratko Mladiç yakalandı.BM Güvenlik
Konseyi kararıyla kurulan Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi'nce
yapılan açıklamada, Mladiç'in, Sırbistan'ın iç hukuku gereğince yerine getirilmesi
gereken hukuki süreç tamamlandıktan sonra Lahey'e sevkedileceği, bu transferin
sabırsızlıkla beklendiği belirtildi.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder